İlaçları Dikkatli Kullanalım
Beşir ALTUN
İlâçlar masum mudur?
Uzmanlara danışılmadan kullanılan ağrı kesiciler sağlığımızı tehdit mi ediyor?
Gelişigüzel kullanılan ilâçların insan vücuduna tahribatı nedir? İnsan
vücuduna Yaratıcı tarafından konan, ihtiyaç olduğunda salgılanan tabiî
ağrı kesiciler nasıl aktif hâle getirilir?
Otobüste oturduğum koltuğun yanındaki koltukta oturan on beş
yaşlarındaki bir kız, ilâç kutusundan aldığı tableti içtikten sonra,
kafasını koltuğa koyup uyumaya çalıştı. Gazetemi çıkarmak için çantamı
açtığım sırada steteskobumu görmüş olacak ki, "Siz doktor musunuz?"
diye sordu. Ben de "Evet, doktorum." deyince "Başım çok ağrıyor, bir ağrı kesici aldım; ama daha tesir etmedi."
diyerek cebinden çıkardığı hap kutusunu gösterdi. "Bu hapı ne zamandan
beri kullanıyorsun?" dedim. Kız, "Beş-altı senedir kullanıyorum. Başım
ağrıdığında bundan içiyorum, önceleri iyi geliyordu; ama şimdi pek
tesir etmiyor." dedi. Kimin tavsiyesiyle aldığını sorduğumda ise; "Bir arkadaşım tavsiye etmişti, o da başı ağrıdığında kullanıyormuş ve çok iyi geliyormuş, ben de o yüzden kullanıyorum." dedi. Elimden gazeteyi bırakarak, "Evlâdım,
hiç doktora sorulmadan ilâç kullanılır mı? Bilinçsiz ilâç kullanmakla
hem karaciğer ve böbreklerini harap ediyorsun, hem de kendini
uyuşturarak tedavi olduğunu sanıyorsun. Nitekim kullandığın ilâcın
artık tesir etmediğini kendin söylüyorsun." diyerek gelişigüzel
ilâç kullanmanın zararlarını, beynimize yaratılışta ağrı kesicilerin
konduğunu, bu yüzden küçük bir ağrıda hemen ilâç kullanmaması
gerektiğini otobüsten ininceye kadar anlattım.
Daha sonraları pek çok gencin imtihan öncesi dönemlerde veya küçük
rahatsızlıklar sebebiyle bilinçsizce ilâç kullandıklarını gördüğümde,
aklıma hep otobüsteki kız gelir. Ve bunun neticesinde üzülürüm.
Maalesef bazı meslektaşlarımızın da onların isteklerine bakarak kolayca
ilâç yazmalarını yadırgamamak elde değil.
Sıklıkla kullandığımız ilâçların vücudumuzda yaptıkları tahribatı
biliyor muyuz? Böbrek ve karaciğerlerde problemlere sebep olan bu
ilâçları kullanmamız doğru mu? Bazı ilâçların yan tesirleri tedaviyi
engellediği gibi, bazı problemlerin ortaya çıkmasına da yol açabilir.
Bu problemlerin en büyük kaynağı, halkın bilinçsizliği ve hastanın
taleplerine uyarak ilâç yazan hekimlerdir. Bazı insanlar hastalıkların
tedavisinde ihmalkâr olurken, bazıları da problemi anlamadan doktora
danışmadan kendi yanlış bilgileriyle hastalığa müdahaleye
kalkışmaktadır. Bu tipler, bazen basit bir sebebe bağlı baş ağrılarında
bile ağrı kesicilere sarılmaktadır. Ağrı kesicilerin zararları zamanla
ortaya çıkmaktadır. Genç yaşlarda ağrı kesici almaya başlayanların, bir
müddet sonra böbrek yetmezliği veya ağır karaciğer tahribatlarına maruz
kaldıklarını görmekteyiz. Maalesef insanımız yaratılıştan sahip olduğu
birçok kabiliyetinin farkında değildir. Halbuki Rabb'imiz (cc) insan
beynine ihtiyaç olduğunda salgılanmak üzere tabiî ağrı kesiciler
vermiştir. Ancak bu ağrı kesiciler belli şartlar altında (inanç,
tevekkül ve sabırla birlikte) salgılanmaktadır. Birçok insan, inanç,
sabır ve tevekkülü değerlendirmeden hemen ilâca yönelmektedir. Yine en
küçük bir ateş ve enfeksiyonda hemen antibiyotiğe sarılmaktadır.
Başlangıçta antibiyotiğin tesiriyle ağrının ilk şiddeti geçince ikinci
bir yanlış yapılarak antibiyotik erken kesilmektedir. Bu durumda immün
sistemler zayıf kalmakta, bakteriler ise direnç kazanmaktadır. Böylece
iyi bir beslenme ve istirahat ile iyileşebilecek hastalık, gelişigüzel
antibiyotik kullanıldığından kronikleşmekte, zamanla da antibiyotikler
tamamen tesirsiz kalmaktadır
İlâçlarla ilgili öğrendiğimiz önemli bir bilgi şudur: İlâçlar hiç de
masum değildir ve her ilâcın kendine göre bir yan tesiri vardır. En
büyük yan tesir ise, vücudumuzun lâboratuvarı olarak yaratılmış
karaciğer ile tasfiye cihazı hükmündeki böbreklerde görülmektedir.
Burada bütün ilâçların yan tesirlerinden bahsetmek yerine, günümüzde
sık kullanılan aspirin ile romatizmal hastalık tedavisinde kullanılan
ilâçların yan tesirlerinden bahsedelim.
Aspirin; halen mucizevî ilâç durumunu korumakta, ağrı kesici, ateş
düşürücü, kan sulandırıcı ve romatizmal hastalıklarda tedavi edici
tesirleri ile yerini muhafaza etmektedir. Benzer tesirlere sahip NSA
dediğimiz romatizmal hastalık tedavisinde kullanılan ilâç grupları da
günlük hayatta sık kullanılan ilâçlardandır. 1994 yılında yayımlanan
bir makalede; "NSA ilâçların 30 yılı aşan bir süredir artrit (eklem
iltihabı) tedavisinde yaygın olarak kullanıldığı, tedavi sırasında en
sık görülen yan tesirlerinin sindirim sistemi üzerinde
gerçekleştiğinden" bahsedilmektedir. Ayrıca aynı makalede, bu
hastalarda, "hafif hazımsızlık şikâyeti, hayatı tehdit edici kanama ve
mide delinmelerine kadar uzanan birtakım istenmeyen durumlar
gelişebilmektedir." denmektedir.
2000 yılında "Pain" dergisinde yayımlanan bir makalede, uzun süreli ve
sıklıkla NSA ilâçlarından alan her 1.200 hastadan birinin (sindirim
sistemi ile ilgili ilâcın yan tesirlerinden dolayı) öldüğü, bu ilâçları
kullanmayan kişilere oranla NSA ilâçları alanlarda ölüm riskinin 42 kat
arttığı açıklanmıştır. Yine aynı çalışmada iki ay ve daha uzun süre NSA
kullanımından dolayı her beş hastadan birinde ülserin varlığı, her 70
hastanın birinde ülser şikâyetinin, her 150 hastadan birinde mide
delinmesi ve kanamanın olduğu bildirilmektedir.
2001 yılı Ulusal Gastroenteroloji Haftası'nda sunulan bir bildiride,
acil servise gelen sindirim sistemi kanamalı hastaların % 67'sinde
kanama sebebi olarak aspirin, NSA ve diğer ilâçlar suçlanmaktadır.
Ayrıca NSA ilâçlar, kalb yetmezliğini artıran ilâçlar olarak da kabul
edilmektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz bir ilâç grubuna ait yan tesirlerin, diğer
birçok ilâç grupları için de geçerli olduğunu ve ilâç kullanan
milyonlarca insanın önemli bir risk ile karşı karşıya kaldığını
söyleyebiliriz.
Peki ilâçlar masum değillerse, kullanmayalım mı? Hastalıkları yaratan
Rabb’imizin, bunların şifasını da yarattığını, araştırmak suretiyle
hastalıklara deva bulunacağını biliyoruz. Yapılacak araştırma ve
çalışmalarla ilâçların yan tesirini azaltmak ve gidermek esastır. Son
yıllarda yapılan yeni çalışmalar, bu görüşümüzü doğrular niteliktedir.
COX-2 denen yeni ilâç grupları, NSA ile benzer tesirlere sahip olmakla
birlikte, bahsedilen yan tesirlerin olmayışı önemli bir kazançtır.
Şifaya vesile olabilecek hususiyette yaratılmış tabiî ilâçlar yan
tesirlerden muaftır; ama bizler henüz onları saf bir şekilde tespit
edemediğimizden olsa gerek, masum ilâç kavramını henüz kullanamıyoruz.
Şu anda kullandığımız ilâçlar istenmeyen yan tesirlerinden tamamen
temizlenmiş olmadığından, bir doktora danışmadan ilâç kullanmamamız
veya başkalarına ilâç tavsiye etmememiz gerekir. Bizlere emanet olarak
verilmiş hayatımızı şuursuzca tehlikeye atmamız, bizleri dünyada da,
ahirette de sıkıntılara düşürebilir.
Bilhassa küçük yaşlarda ders çalışma performansını artırmak, zihin
yorgunluğunu gidermek, sporda başarılı olmak, iyi uyumak gâyesiyle
ilâca alışan gençlerimizin geleceği bizi endişelendirmektedir. Onlara
ilâç kullanma yerine, sahip oldukları iman ve güzel ahlâk temelli
mânevî dinamiklerini kullanmalarını tavsiye etmeli, ilâç gerektirecek
rahatsızlıkları olduğunda mütehassıs bir hekime danışarak, ilâç
almalarını öğretmeliyiz.