DELPHIN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
DELPHIN


 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
İstatistik
Konu Yazan GöndermeTarihi
Paz Ağus. 30, 2009 5:57 am
Perş. Haz. 18, 2009 2:24 pm
C.tesi Haz. 13, 2009 3:42 pm
Cuma Haz. 12, 2009 11:53 pm
C.tesi Mayıs 30, 2009 5:34 am
C.tesi Mayıs 30, 2009 4:47 am
Cuma Mayıs 22, 2009 5:16 pm
C.tesi Mayıs 16, 2009 8:34 am
Perş. Mayıs 14, 2009 6:55 pm
C.tesi Mayıs 09, 2009 10:04 am
Çarş. Mayıs 06, 2009 12:49 pm
Ptsi Mayıs 04, 2009 2:29 pm
Cuma Nis. 24, 2009 9:10 am
Cuma Nis. 24, 2009 5:57 am
C.tesi Nis. 11, 2009 11:47 am
Cuma Nis. 03, 2009 4:35 pm
Paz Mart 29, 2009 11:22 am
Salı Mart 17, 2009 2:18 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:15 pm
Salı Mart 10, 2009 11:49 am

 

 Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ultrAslan
Admin
Admin
ultrAslan


Erkek Mesaj Sayısı : 1864
Location : İstanbul
Kayıt tarihi : 04/04/08

Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı Empty
MesajKonu: Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı   Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı EmptyPaz Haz. 01, 2008 10:15 pm

ediüzzaman,
Mektubat isimli eserinin girişinde 3 hayat tabakasından
bahseder: Bunlardan birincisi tüm insanların şu an yaşadığı hayat
tabakasıdır. İkincisi ise Hz. Hızır'ın yaşadığı hayattır. Bediüzzaman
bu hayatı "... bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim
gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyed değillerdir. Bazan istedikleri
vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir..."
şeklinde açıklar. Üçüncüsü ise Hz. İsa'nın bulunduğu hayat tabakasıdır.

Üstad Bediüzzaman bu hayatla ilgili şu önemli açıklamaları yapmıştır:
<blockquote>
(1) Üçüncü Tabaka-i Hayat: Hazret-i İdris ve İsa (as)'ın tabaka-i
hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından (gerekli olanlar) tecerrüd
(ayrılma, temizlenme) ile, melek hayatı gibi bir hayata girerek
nuranî bir letafet kesbeder (güzellik kazanır). Âdeta beden-i
misalî letafetinde ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan cism-i
dünyevîleriyle semavatta bulunurlar. (Mektubat, s. 6)
</blockquote>
Bediüzzaman bu sözünde Hz. İsa'nın insanların hayatlarını devam
ettirmek için gerek duydukları herşeyden uzaklaştığını, meleklerinkine
benzer bir hayata kavuşup nurani bir güzellik kazandığını ifade
etmektedir. Hz. İsa'nın bir yıldız gibi parlayan ve eşsiz güzellikte
olan dünyadaki bedeniyle gökyüzünde bulunduğunu açıklamaktadır.

Bediüzzaman Said Nursi'nin dikkat çektiği bir diğer önemli konu
ise Hz. İsa'nın ikinci kez dünyaya gelişi hakkında şüphe içinde
olan çevrelerdir. Bediüzzaman açıklamalarında tüm kainatı yoktan
var eden, herşeye kadir olan Rabbimiz'in Hz. İsa'yı ikinci kez dünyaya
getirmeye muktedir olduğunu hatırlatmaktadır.
<blockquote>
(2) Evet her vakit semavattan melaikeleri yere gönderen ve bazı
vakitte insan suretine vaz'eden (Hazret-i Cibril'in "Dıhye" suretine
girmesi gibi) ve ruhanîleri âlem-i ervahtan (ruhlar aleminden)
gönderip beşer suretine temessül ettiren, hattâ ölmüş evliyaların
çoklarının ervahlarını (ruhlarını) cesed-i misaliyle dünyaya gönderen
bir Hakîm-i Zülcelal, Hazret-i İsa aleyhisselâm'ı, İsa dinine
ait en mühim bir hüsn-ü hâtimesi (güzel netice) için, değil sema-i
dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hazret-i İsa, belki
âlem-i âhiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi,
yine şöyle bir netice-i azîme için ona yeniden cesed giydirip
dünyaya göndermek, o Hakîm'in hikmetinden uzak değil... belki
onun hikmeti öyle iktiza ettiği için (gerektiği için) va'detmiş
ve va'dettiği için elbette gönderecek. (Mektubat, 15. Mektup,
s. 56-57)
</blockquote>
Bediüzzaman bu sözünde melekleri insan suretinde yeryüzüne gönderen,
kainattaki bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm boyutların tek sahibi
olan, alemlerin Rabbi olan Allah'ın Hz. İsa'yı da istediği surette
yeniden dünyaya geri getirebileceğini söyler. Hz. İsa'nın böyle
önemli bir dönemde ve böyle şerefli bir görev için yeniden dünyaya
geleceğini vaat eden Rabbimiz, mutlaka vaadini yerine getirecektir.



Hz. İsa geldiğinde imanın nuru ile tanınır
(1) Hz. İsa'nın dünyaya ikinci kez geldiğinde nasıl tanınacağı
konusu her zaman merak konusu olmuştur. Bediüzzaman eserlerinde
bu konuyu da açıklamakta, Hz. İsa'nın imanın nuru ile tanınacağını
söylemektedir. Üstad'ın üzerinde durduğu bir diğer konu ise, Hz.
İsa'yı herkesin tanıyamayacağı, sadece ona yakın olan kişilerin
ve imanda derinleşmiş olanların onu tanıyabilecekleridir.
<blockquote>
Hazret-i İsa aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakikî İsa
olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb (yakınları) ve havassı
(dindarlar ve manevi derecesinde yüksekler), nur-u iman ile onu
tanır. Yoksa bedahet (aşikarlık) derecesinde herkes onu tanımayacaktır.
(Mektubat, 15. Mektup, s. 56-57)
</blockquote>
(2) Bediüzzaman bir diğer açıklamasında Hz. İsa'yı tanıyanların
sayıca çok az olacaklarından, dünya üzerindeki dinsiz güçlerin çok
daha güçlü olacağından bahsetmektedir:
<blockquote>
Rivayette var ki: -İsa aleyhisselâm Deccal'ı öldürdüğü münasebetiyle-
"Deccal'ın fevkalâde büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i
heykelde ve Hazret-i İsa aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu"
gösterir. Bunun bir tevili şu olmak gerektir ki: İsa aleyhisselâm'ı
nur-u iman ile tanıyan ve tâbi' olan cemaat-ı ruhaniye-i mücahidînin
kemmiyeti (miktarı), Deccal'ın mektebce ve askerce ilmî ve maddî
ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir.
(Şualar, s. 588-589)
</blockquote>
Bediüzzaman bu sözleriyle Hz. İsa'ya tabi olacak olan cemaatin
ilk başlarda sayıca az olacağına dikkat çekmektedir.
"...Deccal'ın mektebce ve askerce ilmî ve maddî ordularına...":
Bediüzzaman bu ifadeyle Hz. İsa'nın karşısında yer alacak olan dinsiz
güçlerin hem eğitim kadroları, hem askeri güç, hem de maddi açıdan
çok güçlü olacaklarını belirtmektedir. Bu eğitim merkezlerinde insanları
din ahlakından uzaklaştıran, dinsizliğe teşvik eden bir öğrenim
verilirken, askeri kadrolar da aynı dinsiz fikir sistemlerinin yaygınlaşması
için çaba sarf etmektedirler.
"...cemaat-ı ruhaniye-i mücahidînin...": Bu ifadeyle
Hz. İsa'ya tabi olan topluluğu tarif etmektedir. "Cemaat" ifadesiyle
bu kişilerin birarada olduklarına, birlikte hareket ettiklerine
işaret edilmektedir. Bu "cemaat" dinsiz güçlerin hakim olduğu yerlerde
din ahlakını hakim etmek için büyük bir çaba sarf edecek, ihlasla
Allah yolunda çalışacaktır. Eğitim sisteminde ve askeri kadroların
yardımıyla oluşturulan dinsiz anlayışı etkisiz kılmak için büyük
bir fikri mücadele yürütecektir. "Ruhani" ifadesi ise bu cemaattekilerin
samimi iman etmiş, olayların görünen yönlerinin yanısıra batıni
yönlerini de yaşayan bir topluluk olduğuna dikkat çekmektedir. "Mücahidin"
kelimesi ise bu cemaatin Allah yolunda çaba sarf eden, Allah'ın
dinini yaymak için dünya çapında büyük bir tebliğ faaliyeti yürüten
bir topluluk olduğuna işarettir.


Hz. İsa İslam diniyle hükmedecek, Kuran'a tabi olacak
Bediüzzaman Said Nursi, dinsiz ideolojilerin hakim olduğu böyle
bir dönemde Hz. İsa'nın yeniden dünyaya döneceğini müjdelemektedir.
Üstad'ın aşağıdaki sözlerinde haber verdiği gibi, Hz. İsa yeryüzüne
ikinci kez gelişinde Kuran'la hükmedecek, Kuran'a tabi olacaktır.
Hıristiyanlık ile Müslümanlık birleşerek dinsizlik akımına karşı
Kuran ahlakını yaşayarak üstün geleceklerdir. Risale-i Nur'da bu
konuyla ilgili aktarılanlar şöyledir:
<blockquote>
(1) Ahir zamanda Hazret-i İsa (as) gelecek, Şeriat-ı Muhammediye
(ASM) ile amel edecek mealindeki hadîsin sırrı şudur ki: Ahir
zamanda felsefe-i tabiiyenin (tabiat felsefesi) verdiği cereyan-ı
küfrîye (inkarcı hareket) ve inkâr-ı uluhiyete (Allah'ı inkar)
karşı İsevîlik dini tasaffi ederek (arınarak) ve hurafattan tecerrüd
edip (hurafelerden temizlenip) İslâmiyete inkılab edeceği bir
sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı manevîsi, vahy-i semavî kılıncıyla
o müdhiş dinsizliğin şahs-ı manevîsini öldürür; öyle de Hazret-i
İsa (as), İsevîlik şahs-ı manevîsini temsil ederek, dinsizliğin
şahs-ı manevîsini temsil eden Deccal'ı öldürür.. yani inkâr-ı
uluhiyet fikrini öldürecek. (Mektubat, s. 6)
</blockquote>
"...felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı
uluhiyete (Allah'ı inkar) karşı...
": Bediüzzaman Hz. İsa'nın
Darwinizm'in meydana getirdiği inkarcı harekete ve Allah'ın varlığını
inkar edenlere karşı büyük bir mücadele yürüteceğini belirtmektedir.
"... İsevîlik dini tasaffi ederek (arınarak) ve hurafattan
tecerrüd edip İslâmiyete inkılab edeceği...
" Bediüzzaman
bu hikmetli açıklamasında Hz. İsa'nın ahir zamanda tekrar dünyaya
geldiğinde İslam dininin gereklerine göre hareket edeceği yönündeki
hadisi tefsir etmektedir. Hz. İsa'nın mücadelesi çeşitli hurafeler
ve geleneklerle özünden uzaklaşan Hıristiyanlığın özüne dönmesi
ile başlayacaktır. Hz. İsa Hıristiyanlığı tüm batıl hurafelerden
temizleyecek ve daha sonra da İslamiyete dönecektir.
Böylece Hıristiyanlar ve Müslümanlar birlik olup, dünya üzerinde
çok büyük bir güç oluşturacaklardır. Hz. İsa bu dinsiz sistemin
bütününü ifade eden Deccal'i öldürecek, inkarcı sistemleri tamamen
yeryüzünden kaldıracaktır.
<blockquote>

</blockquote>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
ultrAslan
Admin
Admin
ultrAslan


Erkek Mesaj Sayısı : 1864
Location : İstanbul
Kayıt tarihi : 04/04/08

Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı Empty
MesajKonu: Geri: Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı   Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı EmptyPaz Haz. 01, 2008 10:15 pm

(2) İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir
zamanda, Hazreti İsa (as)'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret
olan hakiki İsevilik dini zuhur edecek, yani rahmet-i ilahiyetinin
semasından nuzul edecek; hal-i hazır Hıristiyanlık dini o hakikata
karşı tasaffi (saflaşacak) edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak,
hakaik-i İslamiye ile birleşecek; manen Hıristiyanlık bir nevi
İslamiyet'e inkilab edecektir... (Mektubat, s. 53)

Bediüzzaman yukarıdaki sözünde dinsizliği temsil eden Deccal'in
görünürde çok kuvvetli olduğuna dikkat çekmektedir. İşte bu dönemde
Hz. İsa Allah'ın rahmeti sayesinde tekrar yeryüzüne gelecek ve böylece
gerçek Hıristiyanlık ortaya çıkacaktır. Daha önce de vurguladığımız
gibi, Hz. İsa'nın ilk yapacağı şey, vahyedilmesinden sonra çeşitli
tahrifata uğrayan Hıristiyanlık dinini aslına döndürmek, tüm batıl
uygulamaları, sapkın inanışları, aslı olmayan uygulamaları, gereksiz
gelenek ve kuralları ortadan kaldırmak olacaktır. İki bin yıldan
bu yana özünden uzaklaşma süreci yaşamış olan Hıristiyanlığı özüne
döndürebilecek olan tek kişi Hz. İsa'dır. Böyle bir değişim de bugüne
kadar gerçekleşmemiştir.
"...hakaik-i İslamiye ile birleşecek; manen Hıristiyanlık
bir nevi İslamiyet'e inkilab edecektir...
": Hıristiyanlığın
saf haline dönerek vahyedildiği özüne geri dönüşünden sonra, Allah'ın
son hak dini ve Allah Katında tek geçerli din olan İslam'ın gerçekleriyle
birleşecek ve İslam'a dönüşüme başlayacaktır.
<blockquote>
(3) Ve Kuran'a iktida (uymak, tabi olmak) ederek, o İsevilik
şahsı manevisi tabi; ve İslamiyet, metbu (tabi olunan) makamında
kalacak. Din-i Hak, bu iltihak neticesinde azim bir kuvvet bulacaktır.
Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik
ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe
edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle
bulunan şahs-ı İsa (as), o din-i hak cereyanının başına geçeceğini,
bir Muhbir-i Sadık (Hz. Muhammed (sav)), bir Kadir-i Külli Şey'in
va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır;
madem Kadir-i Külli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır. (Mektubat,
s. 54)
</blockquote>
"...Kuran'a iktida (uymak, tabi olmak) ederek, o İsevilik
şahsı manevisi tabi; ve İslamiyet, metbu makamında kalacak..
":
Hıristiyanlığın Hz. İsa ile başlayacak olan bu dönüşümü, son kitap
olan ve herkesin uymakla mükellef olduğu Kuran'a tabi olmakla neticelenecek.
Hz. İsa'nın şahsı ve ona tabi olan Hıristiyanlık İslam'a tabi olacak.

"...Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan
İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına
galebe edip dağıtacak...
": Hz. İsa öncülüğündeki Hıristiyanlık
Kuran'a tabi olduğunda çok büyük bir güç oluşacak. Çünkü günümüzde
dünyanın en büyük iki dini olan Hıristiyanlık ve Müslümanlık hem
siyasi, hem ekonomik hem de manevi yönden çok büyük iki kuvvettirler.
Bu nedenle de dinsiz ideolojiler karşısında birleştiklerinde çok
büyük bir güç kazanarak dinsizlik akımlarını fikren yok edip, dağıtacaklardır.
İnsanları hayatlarının gerçek amacından uzaklaştıran, bencil, sevgisiz,
çatışmacı bir hayata iten materyalist felsefe ve dinsizliğin dünya
üzerindeki etkileri iki dinin birleşmesiyle ortadan kalkacaktır.

"...cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa (as), o din-i
hak cereyanının başına geçeceğini...
": İki dinin ittifakı
ve Hıristiyanların Kuran'a tabi olması ile dünyada nüfus çoğunluğuna
sahip olacak iki din, tek bir ses ve tek bir vücut gibi hareket
edecek,. bu hak dinin başına ise Hz. İsa geçecektir. Bediüzzaman
bu sözünde Hz. İsa'nın yeryüzüne gelip, bu hareketin başına geçeceğini
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde haber verdiğini hatırlatmış
ve bu nedenle de bu haberin mutlak gerçekleşecek olan hak bir bilgi
olduğunu söylemiştir.


Hz. İsa'nın dinsiz akımlarla olan mücadelesi
Bediüzzaman Said Nursi ahir zamanla ilgili olan açıklamalarında,
iki felsefi akımın yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağını ve bu akımların
dinsizliği hakim kılmak için çaba sarf edeceklerini vurgular. Bu
akımlardan birincisi İslam ahlakını içten tahrip etmeye çalışacaktır.
İkincisi ise Allah'ı açıkça inkar eden, maddenin ezelden beri var
olduğunu, sonsuza kadar da var olacağını öne süren ve canlılığın
cansızlıktan tesadüfen ortaya çıktığını savunan maddeci ve tabiatçı
anlayış, yani materyalizm ve natüralizmdir. (Natüralizm, Darwin'in
evrim teorisinin felsefi boyutu olarak da bilinir.)
Bu tanımlama elbette Allah'ın varlığını inkar eden bütün fikir
akımlarına da temel teşkil etmiştir. Materyalistler tarihin en eski
çağlarından beri bütün hak dinlere karşı cephe almışlar, bu yolda
karşılarına çıkanlarla mücadele etmiş, halklara zulmetmiş, savaşlar
çıkarmış, her türlü yozlaşmanın en ön safhalarında yer almışlardır.
Hz. İsa da yeryüzüne tekrar döndüğünde bu materyalist ve Darwinist
anlayışla mücadele edecek ve Allah'ın izniyle onlara karşı galip
gelecektir.
(1) Bediüzzaman, külliyatında bu materyalist akıma şöyle dikkat
çekmektedir:
<blockquote>
Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüd eden bir cereyan-ı
Nemrudane, gittikçe ahir zamanda felsefe-i maddiye vasıtasıyla
intişar ederek kuvvet bulup, uluhiyeti inkâr edecek bir dereceye
gelir... Allah'ı inkâr eden o cereyan efradları, birer küçük Nemrud
hükmünde nefislerine birer rububiyet (İlahlık) verir. Ve onların
başına geçen en büyükleri, ispirtizma (ölülerle haberleşmenin
mümkün olduğuna inanan görüş) ve manyetizmanın (bazı hareketlerle
başkasını etkileme-hipnotizma) hâdisatı nev'inden müdhiş hârikalara
mazhar olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarane surî (dış
görünüşe ait) hükûmetini bir nevi rububiyet tasavvur edip uluhiyetini
ilân eder. (Mektubat, 15. Mektup, 56)
</blockquote>
Bediüzzaman bu sözünde tabiiyyun ve maddiyyun felsefelerinin toplum
üzerindeki yıkıcı etkileri üzerinde durmaktadır. Üstad'ın "tabiatçılık
yani tabiata tapma ve maddecilik yani sadece maddenin varlığını
kabul etme hastalığı" olarak tanımlayabileceğimiz bu ifadesi, dinsizliğin
temelini oluşturan materyalizm ve Darwinizm'e dikkat çekmektedir.
Ahir zamanda bu iki felsefe maddeci felsefe vasıtasıyla tüm dünyada
yayılacak, Allah'ın varlığını açıkça inkar eder bir hal alacaktır.
Bu akımların mensupları Allah'ın sonsuz güç ve kudretini inkar edip,
kendilerinin müstakil güçlere sahip oldukları vehmine kapılırlar.

(2) Bediüzzaman Deccal ve oluşturduğu dinsiz kuvvet ile ilgili
şu tariflerde bulunmaktadır:
<blockquote>
Hem âlem-i insaniyette inkâr-ı uluhiyet niyetiyle medeniyet ve
mukaddesat-ı beşeriyeyi zîr ü zeber (karma karışık) eden Deccal
komitesini, Hazret-i İsa (as)'ın din-i hakikîsini İslâmiyet'in
hakikatıyla birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî
cemaatı namı altında ve "Müslüman İsevîleri" ünvanına lâyık bir
cem'iyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsa (as)'ın riyaseti altında
öldürecek ve dağıtacak; beşeri, inkâr-ı uluhiyetten kurtaracak.
(Mektubat s. 441)
</blockquote>
"... inkâr-ı uluhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesat-ı
beşeriyeyi zîr ü zeber...
": Bediüzzaman, Deccal ve onun
temsil ettiği dinsiz akımları "Allah'ın varlığını inkar amacıyla
medeniyeti ve insanların mukaddesatlarını karıştıran" bir birlik
olarak tanımlamaktadır.
"... Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın din-i hakikîsini İslâmiyet'in
hakikatıyla birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî
cemaatı namı altında ve "Müslüman İsevîleri" ünvanına lâyık bir
cem'iyet...
": Tüm bozulmalardan arındırılan gerçek Hıristiyanlığın
İslam dini ile birleşmesi için samimiyetle, fedakarane çaba sarf
eden Hz. İsa ve samimi İsevileri Bediüzzaman "Müslüman İseviler"
olarak tanımlamaktadır. Hz. İsa önderliğindeki bu Müslüman İseviler
cemaati, Üstad'ın Deccal şahs-ı manevisinde tanımladığı dinsiz fikir
sistemlerini ortadan kaldıracaktır.
<blockquote>
(3) "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (A.S.)
onu öldürebilir, başka çare olamaz." rivayet edilmiş. Yani, onun
mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî
ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-ı Kur'aniyeye
iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa (as)'ın
nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir
mikrop, bir nezle ile öldürülebilir. (Şualar, s. 581)
</blockquote>
Bediüzzaman bu hikmetli sözünde Deccal'i ancak Hz. İsa'nın yok
edebileceğine işaret eden hadislere dikkat çekmiştir. Deccal'in
yerleşik düzenini, saldırgan rejimini ortadan kaldıracak olan, dinsizliği
insanlar arasında yaymak ve mukaddesatı bozmak olarak tarif edilen
mesleğini bozacak olan Hz. İsa, ona tabi olan samimi İseviler ve
hurafelerden sıyrılıp Kuran'a teslim olan Hıristiyanlardır. Hz.
İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi ile Deccal'in dinsiz mesleği
ölecektir.
"o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir
nezle ile öldürülebilir": Bediüzzaman burada çok önemli bir konuya
dikkat çekmektedir. Önemli olan dinsizliği insanlar arasında yaymak
için çaba sarf eden insanları teker teker fikren etkisiz hale getirmek
değil, dinsiz akımların yaşamasına imkan veren, olara sözde dayanak
sağlayan tüm fikri sistemlerin ortadan kaldırılmasıdır. Yoksa kişilerin
teker teker fikren etkisiz hale getirilmesi çok kolaydır.
(4) Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracî (inkarcıların
inkarlarını artıran olay) hârikalarıyla kendini muhafaza eden ve
herkesi teshir eden o dehşetli Deccal'ı öldürebilecek, mesleğini
değiştirecek; ancak hârika ve mu'cizatlı ve umumun makbulü bir zât
olabilir ki: O zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanların peygamberi
olan Hazret-i İsa (as)'dır. (Şualar, s.587)
Bediüzzaman bu sözünde de çeşitli kandırmacalarla, aldatmacalarla
insanların inkarlarını daha da artırmak için çaba sarf eden dinsiz
akımları ortadan kaldırabilecek, kendisine meslek edindiği bu çabasından
Deccal'i döndürebilecek tek kişinin Hz. İsa olduğunu belirtmektedir.

<blockquote>
(5) Büyük Deccal, şeytanın iğvası (aldatma) ve hükmü ile şeriat-ı
İseviye'nin ahkâmını kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini
(sosyal hayat) idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve
Ye'cüc ve Me'cüc'e zemin hazır eder. (Şualar, s. 593)
</blockquote>
Bediüzzaman dünya üzerindeki dinsiz fikir sistemlerinin tümünü
birden tanımlamak için kullandığı Deccal'in, İseviliğin tüm dini
hükümlerini ortadan kaldırmayı, sosyal hayatı düzenleyen tüm manevi
bağlarını bozarak bu kişileri bozgunculuğa, isyankarlığa ve anarşizme
teşvik eden bir akım olduğunu belirtmektedir.
(6) Bediüzzaman, Hz. İsa ve onunla birlikte olan İseviler'in dinsiz
akımları yokedişini ise şu şekilde tanımlamaktadır:
Şahs-ı İsa (as)'ın kılıncı ve maktul olan şahs-ı Deccal'in, teşkil
ettiği dehşetli maddiyunluk ve dinsizlik azametli heykeli ve şahs-ı
manevisini mahvedecek ancak İsevi ruhanileridir ki; o ruhaniler,
din-i İsevi'nin hakikatini hakikat-i İslamiye ile mezcederek (karıştırarak)
o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek... (Şualar, s. 493)
"dehşetli maddiyunluk ve dinsizlik azametli heykeli:
Bediüzzaman bu sözleriyle dünyanın dört bir yanını etkisi altına
almış olan maddeci akımları çok büyük bir heykele benzetmektedir.
Bu heykel söz konusu akımların yerleşik ve kuvvetli olduklarına
bir işaret olabilir. Büyük bir heykeli yıkmak, yerinden sökmek oldukça
zordur. Ancak bu heykelin yıkılmasıyla maddiyunluk ve dinsizlik
hem maddi hem de manevi olarak ortadan kalkacaktır.
"din-i İsevinin hakikatini hakikat-i İslamiye ile mezcederek":
Hz. İsa ikinci kez dünyaya geldiğinde Allah'ın son kitabı olan Kuran'a
tabi olacak, bozulmuş olan Hıristiyanlığı gerçek haline döndürüp
gerçek İslam'la birleştirecektir.
"o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek": Allah'ın
iki hak dini birleştiğinde geniş anlamda çok büyük bir güç kazanacaktır.
Dünyanın dört bir yanında hakim ideoloji olan materyalizmi fikren
mağlup edecekler ve insanlar üzerindeki bütün etkisini yok edecekler.
Bediüzzaman Said Nursi, Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez dönüşünü
anlattığı tüm açıklamalarında onun o dönemdeki tüm inkarcı sistemleri
ortadan kaldıracağına ve bunu yaparken de Müslümanlarla birlikte
hareket edeceğine işaret etmektedir. Hz. İsa, İslam dünyasındaki
samimi Müslümanlarla birlik olup, inkarcı sistemin zulmünü ortadan
kaldıracaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
 
Hz. İsa'nın Allah Katına alınışı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ALLAH'IN SIFATLARI
» ALLAH KORKUSU

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DELPHIN :: HAK DİN İSLAM-
Buraya geçin:  
Bedava forum kurmaya hazir misin ? | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar