Müslüman olmak teslim olmayı gerektirir. Ama nasıl bir teslimiyet?
Allah’ın emir ve nehiyleri doğrultusunda, Rab’bisini razı etmek için
gerekirse canını ortaya koyarken içerisinde hiç bir rahatsızlık
duymadan O’nun şeriat’ını yaşayarak gerçekleşir. Tıpkı Esved (r.a.)
gibi.
Esved, Hayber gününde şehid düşen bir kahraman ve gerçek bir teslimiyet gösteren bir mü’mindi.
Hayber yahudilerinin koyunlarını güden Esved, savaş devam ederken
Rasulullahın yanına gelir ve sorar: “Sizin davanız nedir? Niçin
savaşıyorsunuz?” Allah’ın Rasulu şu yanıtı verir: “Davamız İslam’dır.
Onun için savaşıyoruz. Esved; “İslam nedir?” diye sorunca Allah’ın
Rasulu ona İslamı anlatır. Ve bunun üzerine hidayete erip Kelime-i
Şahadet getiren Esved; “Ya Rasulullah, bu sürü bana emanet edildi, onu
ne yapayım?” Allah Rasulu; “Onları yahudi kalelerine yanaştır, Allah’ın
izniyle hepsi sahibini bulacaktır.” yanıtını verir.
Esved sürüyü götürdü ve geri dönüp; “Ya Rasulullah şimdi bana ne
emredersin?” diye sordu. Allah Rasulu tebessümle baktı Esved’e. Çünkü
Esved daha bu sorusuyla samimiyetini ve Rab’bisine teslimiyetini
göstermişti. Allah’ın Rasulu Esved’in eline bir kılıç verip, tek kelime
ile “Cihad’a” diye yanıt verdi. Esved Firdevsin anahtarını almıştı
bile. Bir fırtına gibi cihad meydanına daldı. Sadece 2 şeyi düşünüyordu
Esved. Ya şehidlik ya da gazilik!. Çok kısa bir süre sonra mücahidler
Rasulullah’ın karargâhına bir ceset getirdiler. O ceset mübarek şehid
Esved (r.a.)’a aitti. Allah Rasulu cesede baktı ve hemen başını
çevirdi. Ashab şaşırdı. Sordular: “Ya Rasulullah neden cesetten yüzünü
çevirdin.¨Rasulullah’ın yanıtı gecikmedi. ¨Şu anda Esved Cennette iki
hurisi ile oturmakta. Onları rahatsız etmemek için yüzümü çevirdim.”
diye yanıtladı. Bunun gibi İslam tarihinde çok misalleri bulabiliriz.
Ama bu misal dahi yalnız başına İslam şahsiyetinin ve Allah’ın emirleri
karşısında tavrın nasıl olmasının gerekli olduğunu tüm açıklığıyla
ortaya koymaktadır.
Esved hiç bir İslami bilgiye sahip değildi. Ne namaz kılmıştı, ne de
oruç tutmuştu. Hele zekâtı hiç ödememişti. Ki onun farzıyetinden dahi
habersizdi. Üstelik hayatında hiç gusül dahi almamıştı. İslam’ın sadece
bir emrini yerine getirdi.. Peki, Esved bu yüksek mertebeye ulaşacak ne
yaptı? Bütün dünya güçlerini, ideolojilerini, tagutlarını ve
rejimlerini inkar edeceğine, Allah’ı putlardan ayıracağına, yalnızca
O’na kulluk edeceğine ve yalnız O’na teslim olacağına söz verip, en
önemlisi bu sözünü yerine getirerek zilletten izzete yükseldi. Hem de
öyle yükseldi ki Firdevsi hak edecek mertebeye ulaştı.
Bugünün Müslümanlarına bakacak olursak; onlar belki de İslam’ın birçok
ilmine sahipler. Hatta Kur’anı Kerimi ve Sünnetullah’ı baştan sona
kadar ezbere bilenler var. Öyle ki sahabelerin hayatlarını dahi
eksiksiz anlatabilecek bir ilme sahipler. Sahipler ama Esved gibi
bildiği ile amel edilmemekte. Esved, Rab’bisine teslim oldu, tatbik
için öğrendi, öğrendiğiyle tatbik etti ve bunun mükafatı olarak
karşılığında şehid oldu..