DELPHIN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
DELPHIN


 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
İstatistik
Konu Yazan GöndermeTarihi
Paz Ağus. 30, 2009 5:57 am
Perş. Haz. 18, 2009 2:24 pm
C.tesi Haz. 13, 2009 3:42 pm
Cuma Haz. 12, 2009 11:53 pm
C.tesi Mayıs 30, 2009 5:34 am
C.tesi Mayıs 30, 2009 4:47 am
Cuma Mayıs 22, 2009 5:16 pm
C.tesi Mayıs 16, 2009 8:34 am
Perş. Mayıs 14, 2009 6:55 pm
C.tesi Mayıs 09, 2009 10:04 am
Çarş. Mayıs 06, 2009 12:49 pm
Ptsi Mayıs 04, 2009 2:29 pm
Cuma Nis. 24, 2009 9:10 am
Cuma Nis. 24, 2009 5:57 am
C.tesi Nis. 11, 2009 11:47 am
Cuma Nis. 03, 2009 4:35 pm
Paz Mart 29, 2009 11:22 am
Salı Mart 17, 2009 2:18 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:15 pm
Salı Mart 10, 2009 11:49 am

 

 MAİDE SÛRESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

MAİDE SÛRESİ Empty
MesajKonu: MAİDE SÛRESİ   MAİDE SÛRESİ EmptySalı Haz. 24, 2008 3:49 pm

Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim

1. Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı
helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka
hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir.

2. Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu din) nişanelerine, haram
aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de
Rab'lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ'be'ye gelenlere sakın
saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi
Mescid-i Haram'dan alıkoydular diye bir takımlarına beslediğiniz kin,
sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah'a
karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık
üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah'ın
cezası çok şiddetlidir.

3. Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına
boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş,
darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve
yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar
üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız
size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten
kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini
kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için
dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha
meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok
bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

4. (Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını
soruyorlar. De ki: "Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah'ın size
verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu
(avlar) helâl kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av
için) salarken üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'a
karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hesabı çabuk görendir.

5. Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine
kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de
onlara helâldir. Mü'min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce
kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini
vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere
size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkar ederse bütün
işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.

6. Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi,
dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa
kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak
temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz
abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel
ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa
yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin).
Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz
yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

7. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve "işittik, itaat ettik"
dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü
hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah göğüslerin
özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

8. Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan,
adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi
adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya
daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

9. Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, "Onlar için
bir bağışlama ve büyük bir mükafat vardır" diye vaatte bulunmuştur.

10. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.

11. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani
bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da Allah (buna
engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'a karşı gelmekten
sakının. Mü'minler yalnız Allah'a tevekkül etsinler.

12. Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı.
Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti:
"Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve
elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda
bulunarak) Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin
kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan
cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka
o, dümdüz yoldan sapmıştır."

13. İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları
lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden
kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları
istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!)
İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine
de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları
sever.

14. "Biz hıristiyanız" diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama
onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir
kısmını unuttular. Bu sebeple biz de aralarına kıyamet gününe kadar
sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah ne yapmakta olduklarını
onlara bildirecek!

15. Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O,
kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere
açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah'tan bir nur ve
apaçık bir kitap (Kur'an) gelmiştir.

16. Allah onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir
ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini
dosdoğru bir yola iletir.

17. Andolsun, "Allah, Meryemoğlu Mesih'dir", diyenler kesinlikle
kâfir oldular. De ki: "Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih'i, onun anasını ve
yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah'a karşı kim ne
yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin
hükümranlığı Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla
gücü yetendir."

18. (Bir de) yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve
sevgili kullarıyız" dediler. De ki: "Öyleyse (Allah) size neden
günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de onun yarattıklarından
bir beşersiniz." (Allah) dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder.
Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların da hükümranlığı
Allah'ındır. Dönüş de ancak onadır.

19. Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada "Bize
ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı" demeyesiniz
diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet,)
size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla gücü
yetendir.

20. Hani Mûsâ kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Allah'ın,
üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler
çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştır ve (diğer) toplumlardan
hiçbirine vermediğini size vermişti."

21. "Ey kavmim! Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz."

22. Dediler ki: "Ey Mûsâ! O (dediğin) topraklarda gayet güçlü,
zorba bir millet var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz.
Eğer oradan çıkarlarsa biz de gireriz."

23. Korkanların içinden Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki
adam şöyle demişti: "Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi
artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü'minler iseniz yalnızca
Allah'a tevekkül edin."

24. Dediler ki: "Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça biz oraya asla
girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla savaşın. Biz burada
oturacağız."

25. Mûsa, "Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz
geçirebilirim. Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır" dedi.

26. Allah şöyle dedi: "O halde orası onlara kırk yıl haram
kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp
dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme."

27. (Ey Muhammed!) Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek
olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul
edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen,
"Andolsun seni mutlaka öldüreceğim" demişti. Öteki, "Allah ancak
kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder" demişti.

28. "Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben
seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin
Rabbi olan Allah'tan korkarım."

29. "Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da
yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır."

30. Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.

31. Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp
gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi.
"Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini
örtmekten aciz miyim ben?" dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.

32. Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: "Kim,
bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak
karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.
Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları
yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize
ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ)
yeryüzünde aşırı gitmektedir.

33. Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk
çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları
veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden
sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir.
Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

34. Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun
dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici
olduğunu bilin.

35. Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının, ona
yaklaşmaya vesile arayın ve onun yolunda cihad edin ki kurtuluşa
eresiniz.

36. Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı
daha kendilerinin (kafirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından
kurtulmak için fidye verecek olsalar onlardan yine kabul edilmez.
Onlara elem dolu bir azap vardır.

37. Ateşten çıkmak isterler ama ondan çıkabilecek değillerdir. Onlara sürekli bir azap vardır.

38. Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide
olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah
mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

39. Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu
düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah
çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

40. Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'a aittir.
O dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar. Allah her şeye hakkıyla
gücü yetendir.

41. Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla
"İnandık" diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar
seni üzmesin. Onlar, (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler,
sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade
içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle
derler: "Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O verilmezse sakının."
Allah kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah'a
karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemeyi
istemediği kimselerdir.Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine
onlara büyük bir azap vardır.

42. Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana
gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir.
Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer
hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil
davrananları sever.

43. Yanlarında içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat varken nasıl
oluyor da seni hakem yapıyorlar, sonra bunun ardından verdiğin hükümden
yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi kitaplarına da, sana da) inanmış
değillerdir.

44. Şüphesiz Tevrat'ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur
vardır. (Allah'a) teslim olmuş nebiler onunla yahudilere hüküm
verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış kimseler ile âlimler de öylece
hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını korumakla
görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat'ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu
halde siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir
karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin
ta kendileridir.

45. Onda (Tevrat'ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze
göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da
kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o,
kendisi için keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler
zalimlerin ta kendileridir.

46. O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa'yı, önündeki
Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur
bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a karşı gelmekten
sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil'i verdik.
47. İncil ehli Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.

48. (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki
kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık Allah'ın
indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp ta onların
arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk.
Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği
şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde
yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş
olduğunuz şeyleri size bildirecektir.

49. Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına
uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur'an'ın bazı
hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil
ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete
çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan
çıkmışlardır.

50. Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin
olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha
güzeldir?

51. Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar
birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz
o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

52. İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, "Başımıza
bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında koşup
durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir
getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

MAİDE SÛRESİ Empty
MesajKonu: Geri: MAİDE SÛRESİ   MAİDE SÛRESİ EmptySalı Haz. 24, 2008 3:51 pm

53. (O zaman) iman edenler derler ki: "Sizinle
beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah'a yemin edenler şunlar
mı?" Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler
olmuşlardır.


54. Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah
onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar
da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere
karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda)
hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir
lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla
bilendir.


55. Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın
emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir.


56. Kim Allah'ı, onun peygamberini ve inananları dost edinirse
bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.


57. Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden
dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost
edinmeyin. Eğer mü'minler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının.


58. Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine
koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum
olmalarındandır.


59. De ki: "Ey kitap ehli! Sadece Allah'a, bize indirilene ve daha
önce indirilmiş olan (ilahi kitap)lara inandığımızdan ve çoğunuzun da
fasıklar olmasından ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz."


60. De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size
haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı,
içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara
tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru
yoldan daha çok sapmışlardır."


61. (Yanınıza) küfürle girip yine (yanınızdan) küfürle çıktıkları
halde size geldiklerinde "İnandık" dediler. Allah onların saklamakta
oldukları şeyi daha iyi bilir.


62. Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta, haram yemede
birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şey ne
kötüdür!


63. Bunları, din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve
haram yemekten sakındırsalardı ya! Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!


64. Bir de Yahudiler, "Allah'ın eli bağlıdır" dediler.
Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!
Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana
Rabbinden indirilen (Kur'an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü
artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin
saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu
söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah
bozguncuları sevmez.


65. Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten
sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim
cennetlerine koyardık.


66. Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rableri tarafından kendilerine
indirileni (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı elbette üstlerinden ve
ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu
tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!


67. Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu
yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun.
Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu
hidayete erdirmeyecektir.


68. De ki: "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size
indirileni (Kur'an'ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz."
Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur'an onlardan çoğunun
taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için
üzülme.


69. Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve
Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) "Allah'a ve ahiret
gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur.
Onlar mahzun da olmayacaklardır" (diye hükmedilmiştir.)


70. Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara
peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir Peygamber onlara
nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını
yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.


71. (Bu yaptıklarında) bir bela olmayacağını sandılar da kör ve
sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini
kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah
onların yaptıklarını hakkıyla görendir.


72. Andolsun, "Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kesinlikle
kafir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: "Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim
de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Kim Allah'a
ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun
barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."


73. Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler kafir oldu.
Halbuki bir tek ilahtan başka hiçbir ilah yoktur. Eğer dediklerinden
vazgeçmezlerse andolsun onlardan inkar edenlere elbette elem dolu bir
azap dokunacaktır.


74. Hâlâ mı Allah'a tövbe etmezler ve ondan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



75. Meryem oğlu Mesih sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice
peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl
ilah olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi
nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.


76. (Ey Muhammed!) De ki: "Allah'ı bırakıp da, sizin için ne bir
zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."


77. De ki: "Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı
gitmeyin. Daha önce sapmış, bir çoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan
da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın."


78. İsrailoğullarından inkar edenler, Davud ve Meryemoğlu İsa
diliyle lanetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor
olmalarından ötürüydü.


79. İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!



80. Onlardan birçoğunun inkar edenleri dost edindiklerini
görürsün. Andolsun ki kendileri için önceden (ahirete) gönderdikleri
şey; Allah'ın onlara gazap etmesi ne kötüdür! Onlar azap içinde ebedi
kalıcıdırlar.


81. Eğer Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene (Kur'an'a)
inanıyor olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat
onlardan birçoğu fasık kimselerdir.


82. (Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en
şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar olduğunu
görürsün. Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da
"Biz hıristiyanlarız" diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların
içinde keşişler ve rahipler vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar.


83. Peygamber'e indirileni (Kur'an'ı) dinledikleri zaman hakkı
tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. "Ey
Rabbimiz! İnandık. Artık bizi şahitlerle (Muhammed'in ümmeti) ile
beraber yaz" derler.


84. "Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete)
koymasını umarken, Allah'a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?"


85. Dedikleri bu söze karşılık Allah onlara, devamlı kalacakları,
içinden ırmaklar akan cennetleri mükafat olarak verdi. İşte bu, iyilik
yapanların mükafatıdır.


86. İnkar edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.



87. Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz
nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları
aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.


88. Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz
olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah'a karşı gelmekten
sakının.


89. Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz.
Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda
yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu
doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu
imkanı) bulamazsa onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin
ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun.
Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.


90. Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar,
dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan
kaçının ki kurtuluşa eresiniz.


91. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin
sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık
vazgeçiyor musunuz?


92. Öyleyse Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin ve Allah'a
karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki elçimize
düşen sadece apaçık tebliğdir.


93. İman edip salih ameller işleyenlere; Allah'a karşı gelmekten
sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah'a
karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah'a
karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce
tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah iyilik edenleri
sever.


94. Ey iman edenler! Andolsun, Allah sizleri, ellerinizin ve
mızraklarınızın erişebileceği av(lar) ile elbette deneyecek ki,
görmediği halde kendisinden korkanı ayırıp meydana çıkarsın. Kim bundan
(bu açıklamadan) sonra haddini tecavüz ederse ona elem dolu bir azap
vardır.


95. Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin.
Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır.
(Bu ceza), Kâ'be'ye hediye olarak varmak üzere, öldürdüğünün dengi
olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan;
veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç
tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah
geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah
ondan intikam alır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir..


96. Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz
avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helal kılındı. Kara avı
ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda
toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının.


97. Allah; Ka'be'yi, o saygıdeğer evi, haram ayı hac kurbanını ve
(bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için
ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne
varsa hepsini Allah'ın bildiğini ve Allah'ın (zaten) her şeyi hakkıyla
bilmekte olduğunu bilmeniz içindir.


98. Bilin ki Allah'ın cezası çetindir ve Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



99. Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.



100. (Ey Muhammed!) De ki: "Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu
hoşuna gitse bile." Ey akıl sahipleri Allah'a karşı gelmekten sakının
ki kurtuluşa eresiniz.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

MAİDE SÛRESİ Empty
MesajKonu: Geri: MAİDE SÛRESİ   MAİDE SÛRESİ EmptySalı Haz. 24, 2008 3:52 pm

101. Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde sizi üzecek olan
şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur'an indirilirken bunlara dair soru
sorarsanız size açıklanır. (Halbuki) Allah onları bağışlamıştır. Allah
çok bağışlayandır, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)


102. Sizden önceki bir millet o tür şeyleri sordu da sonra o yüzden kafir oldu.



103. Allah ne "Bahîre" ne "Sâibe", ne "Vasîle" ne de "Hâm" diye
bir şey meşru kılmamıştır. Fakat, inkar edenler Allah'a karşı yalan
uyduruyorlar. Zaten çoklarının aklı da ermez.


104. Onlara, "Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) ve Peygamber'e
gelin" denildiğinde onlar, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize
yeter" derler. Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru yolu
bulamamış olsalar da mı?


105. Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda
olursanız yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü
Allah'adır. O zaman Allah size yaptıklarınızı haber verecektir.


106. Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman vasiyet
sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki
kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin
dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları
namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, "Akraba da olsa,
şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız
şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde şüphesiz günahkârlardan
oluruz" diye yemin ederler.


107. (Eğer sonradan) o iki kişinin günaha girdikleri (yalan
söyledikleri) anlaşılırsa, o zaman, bu öncelikli şahitlerin zarar
verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer ve
"Allah'a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden
elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik. Çünkü o
takdirde biz elbette zalimlerden oluruz" diye yemin ederler.


108. Bu (usul), şahitliği layıkıyla yerine getirmeleri ve
yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulacağından endişe etmelerini
sağlamak için en uygun çaredir. Allah'a karşı gelmekten sakının ve
dinleyin. Allah fasık toplumu doğruya iletmez.


109. Allah'ın, peygamberleri toplayıp "siz(den sonra davetiniz)e
ne derece uyuldu?" diyeceği, onların da, "Bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin" diyecekleri günü hatırlayın.


110. O gün Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Senin
üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu'l-Kudüs
(Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de
insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i
de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey
yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu.
Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani
benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen,
İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman ben seni onlardan
kurtarmıştım da onlardan inkar edenler, "Bu ancak açık bir büyüdür"
demişlerdi.


111. Hani bir de, "Bana ve Peygamberime iman edin" diye
havarilere31 ilham etmiştim. Onlar da "İman ettik. Bizim müslüman
olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi.


112. Hani havariler de, "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten
bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. İsa da, "Eğer mü'minler iseniz
Allah'a karşı gelmekten sakının" demişti.


113. Onlar, "İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın.
Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş
şahitlerden olalım" demişlerdi.


114. Meryem oğlu İsa, "Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir
sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve
sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun.
Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın" dedi.


115. Allah da, "Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden
her kim inkar ederse artık ben ona kainatta hiçbir kimseye etmeyeceğim
azabı ederim" demişti.


116. Allah kıyamet günü şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi
insanlara Allah'ı bırakarak beni ve anamı iki ilah edinin dedin?" İsa
da şöyle diyecek: "Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım
olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu
söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı
bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen
gaybları hakkıyla bilensin."


117. "Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de
Rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a kulluk edin (dedim.) Aralarında
bulunduğum sürece onlara şahit idim. Ama beni içlerinden aldığında,
artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye hakkıyla
şahitsin."


118. . "Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin
kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç
sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."


119. Allah şöyle diyecek: "Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar
sağlayacağı gündür." Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi
kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da
Allah'dan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır.


120. Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
 
MAİDE SÛRESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DELPHIN :: HAK DİN İSLAM :: DUA - AYET - HADİS :: KUR'AN-I KERİM MEALİ-
Buraya geçin:  
Forum kurma | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar