DELPHIN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
DELPHIN


 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
İstatistik
Konu Yazan GöndermeTarihi
Paz Ağus. 30, 2009 5:57 am
Perş. Haz. 18, 2009 2:24 pm
C.tesi Haz. 13, 2009 3:42 pm
Cuma Haz. 12, 2009 11:53 pm
C.tesi Mayıs 30, 2009 5:34 am
C.tesi Mayıs 30, 2009 4:47 am
Cuma Mayıs 22, 2009 5:16 pm
C.tesi Mayıs 16, 2009 8:34 am
Perş. Mayıs 14, 2009 6:55 pm
C.tesi Mayıs 09, 2009 10:04 am
Çarş. Mayıs 06, 2009 12:49 pm
Ptsi Mayıs 04, 2009 2:29 pm
Cuma Nis. 24, 2009 9:10 am
Cuma Nis. 24, 2009 5:57 am
C.tesi Nis. 11, 2009 11:47 am
Cuma Nis. 03, 2009 4:35 pm
Paz Mart 29, 2009 11:22 am
Salı Mart 17, 2009 2:18 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:15 pm
Salı Mart 10, 2009 11:49 am

 

 YUSUF SÛRESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

YUSUF SÛRESİ Empty
MesajKonu: YUSUF SÛRESİ   YUSUF SÛRESİ EmptyPerş. Haz. 26, 2008 10:19 am

Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim



1. Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitabın âyetleridir.



2. Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.



3. Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.



4. Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir
yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı"
demişti.


5. Babası, şöyle dedi: "Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma.
Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır."


6. "İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen)
olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a
nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır.
Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."


7. Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerinde (hakikati arayıp) soranlar için ibretler vardır.



8. Kardeşleri dediler ki: "Biz güçlü bir topluluk olduğumuz halde
Yûsuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu
babamız açık bir yanılgı içindedir."


9. "Yûsuf'u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size
yönelsin. Ondan sonra (tövbe edip) salih kimseler olursunuz."


10. Onlardan bir sözcü, "Yûsuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun
dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın. Eğer
yapacaksanız böyle yapın" dedi.


11. Babalarına şöyle dediler: "Ey babamız! Yûsuf hakkında bize
neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz."


12. "Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz."



13. Babaları "Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer diye korkuyorum."



14. Onlar da, "Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt
yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz" dediler.


15. Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri
zaman biz de O'na, "Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında
değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye
vahyettik.


16. (Yûsuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.



17. "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf'u da eşyamızın
yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) O'nu kurt yemiş. Her ne kadar
doğru söylesek de sen bize inanmazsın" dediler.


18. Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini
getirdiler. Yakub dedi ki: "Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir
işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza
karşı yardımı istenilecek de ancak Allah'tır."


19. Bir kervan gelmiş sucularını suya göndermişlerdi. Sucu
kovasını kuyuya salınca "Müjde! Müjde, İşte bir oğlan!" dedi. O'nu alıp
bir ticaret malı olarak sakladılar. Oysa Allah, onların yaptıklarını
biliyordu.


20. O'nu ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona değer vermiyorlardı.



21. O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: "Ona iyi bak.
Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz
Yûsuf'u o yere (Mısır'a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların
yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat
insanların çoğu bunu bilmezler.


22. Olgunluk çağına erişince O'na hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.



23. Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı
şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek "Haydi gelsene!" dedi.
O ise, "Allah'a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi
baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler" dedi.


24. Andolsun kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin
delilini görmemiş olsaydı Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz ondan
kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa
erdirilmiş kullarımızdandı.


25. İkisi de kapıya koştular. Kadın Yûsuf'un gömleğini arkadan
yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki:
"Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak
veya can yakıcı bir azaptır."


26. Yûsuf, "O benden arzusunu elde etmek istedi" dedi. Kadının
ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: "Eğer onun gömleği önden
yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, O (Yûsuf) yalancılardandır."


27. "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir."



28. Kadının kocası Yûsuf'un gömleğinin arkadan yırtıldığını
görünce dedi ki: "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin
tuzağınız çok büyüktür."


29. "Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen
de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin."


30. Şehirde bir takım kadınlar, "Aziz'in karısı, (hizmetçisi olan)
delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş.
Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler.


31. Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları
çağırdı. (ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer
hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf'a, "Çık
karşılarına" dedi. Kadınlar Yûsuf'u görünce onu pek büyüttüler ve
şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Haşa! Allah için, bu bir insan değil,
ancak şerefli bir melektir" dediler.


32. Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: "İşte bu, beni hakkında
kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o
iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa
mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak."


33. Yûsuf, "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği
şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan
onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi.


34. Rabbi onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan
uzaklaştırdı. Şüphesiz ki o, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.


35. Sonra onlar, Yûsuf'un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri
gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun
buldular.


36. Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi. Biri, "Ben
rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm" dedi. Diğeri, "Ben de rüyamda
başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize
bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan
görüyoruz" dedi.


37. Yûsuf dedi ki: "Sizin yiyeceğiniz yemek size gelmeden önce
onun ne olduğunu bildiririm. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir.
Ben, Allah'a inanmayan ve ahireti inkar eden bir milletin dinini
bıraktım."


38. "Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim
Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız (söz konusu) olamaz. Bu, bize
ve insanlara Allah'ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu
şükretmezler."


39. "Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı ilahlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hakimiyet sahibi olan tek Allah mı?"



40. "Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı bir
takım isimlere (düzmece ilahlara) tapıyorsunuz. Allah onlar hakkında
hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden
başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur.
Fakat insanların çoğu bilmezler."


41. "Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyanızın yorumuna gelince,) biriniz
efendisine şarap sunacak, diğeri ise asılacak ve kuşlar başından
yiyecektir. Yorumunu sorduğunuz iş böylece kesinleşmiştir."


42. Yûsuf, onlardan kurtulacağını düşündüğü kişiye, "Efendinin
yanında beni an", dedi. Fakat şeytan O'nu efendisine hatırlatmayı
unutturdu da bu yüzden o, birkaç yıl daha zindanda kaldı.


43. Kral, "Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin
yediğini; ayrıca yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. Ey
ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın"
dedi.


44. Dediler ki: "Bunlar karma karışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilmiyoruz."



45. Zindandaki iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zamandan sonra
(Yûsuf'u) hatırladı ve, "Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen
beni (zindana) gönderin" dedi.


46. (Zindana varınca), "Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz
ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil başakla diğer yedi
kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki (vereceğin bilgi
ile) insanlara dönerim de onlar da (senin değerini) bilirler" dedi.


47. Yûsuf dedi ki: "Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz.
Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın."


48. "Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız
az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip
bitirecek."


49. "Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl
gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ sıkacaklar."


50. Kral, "Onu bana getirin" dedi. Elçi Yûsuf'a gelince (Yûsuf)
dedi ki: "Efendine dön de ellerini kesen o kadınların derdi ne idi,
diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir."


51. Kral kadınlara, "Yûsuf'tan murad almak istediğiniz zaman
derdiniz ne idi?" dedi. Kadınlar, "Haşa! Allah için, biz onun bir
kötülüğünü bilmiyoruz" dediler. Aziz'in karısı ise, "Şimdi gerçek
ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru
söyleyenlerdendir" dedi.


52. (Yûsuf), "Benim böyle yapmam, Aziz'in; yokluğunda, benim
kendisine hainlik etmediğimi ve Allah'ın, hainlerin tuzaklarını
başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi" dedi.


53. "Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği
hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi.


54. Kral, "Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım", dedi.
Onunla konuşunca dedi ki: "Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam
sahibi ve güvenilir bir kişisin."


55. Yûsuf, "Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim" dedi.



56. Böylece Yûsuf'a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkan ve
iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi
davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.


57. Elbette ki, ahiret mükâfatı, inananlar ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir.



58. (Derken) Yûsuf'un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yûsuf onları tanıdı, onlar ise Yûsuf'u tanımıyorlardı.



59. Yûsuf onların yüklerini hazırlatınca dedi ki: "Sizin baba bir
kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ölçeği tam dolduruyorum
ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim."


60. "Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size
verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana
yaklaşmayın."


61. Dediler ki: "Onu babasından isteyeceğiz ve muhakkak bunu yaparız."



62. Yûsuf adamlarına dedi ki: "Onların ödedikleri zahire
bedellerini yüklerinin içine koyun. Umulur ki ailelerine varınca onu
anlarlar da belki yine dönüp gelirler."


63. Onlar, babalarına döndüklerinde, "Ey babamız! Bize artık
zahire verilmeyecek. Kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle gönder ki zahire
alalım. Onu biz elbette koruruz" dediler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

YUSUF SÛRESİ Empty
MesajKonu: Geri: YUSUF SÛRESİ   YUSUF SÛRESİ EmptyPerş. Haz. 26, 2008 10:20 am

64.
Yakub onlara, "Onun hakkında size ancak, daha önce kardeşi hakkında
güvendiğim kadar güvenebilirim! Allah en iyi koruyandır ve O,
merhametlilerin en merhametlisidir" dedi.


65. Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri
verildiğini gördüler. "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz
bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir,
kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu
getirdiğimiz az bir zahiredir" dediler.


66. Babaları, "Kuşatılıp çaresiz durumda kalmanız hariç, onu bana
geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu
sizinle göndermeyeceğim" dedi. Ona güvencelerini verdiklerinde, "Allah
söylediklerimize vekildir" dedi.


67. Sonra da, "Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı
kapılardan girin. Ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden
uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona tevekkül ettim.5
Tevekkül edenler de yalnız ona tevekkül etsinler" dedi.


68. Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde
(bile) bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak
değildi. Sadece Yakub içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz
o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların
çoğu bilmezler.


69. Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; o, kardeşi Bünyamin'i yanına
bağrına bastı ve (gizlice) "Haberin olsun ben senin kardeşinim, artık
onların yaptıklarına üzülme" dedi.


70. Yûsuf onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin
yüküne koydurdu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi: "Ey kervancılar!
Siz hırsızsınız."


71. Yûsuf'un kardeşleri onlara dönerek, "Ne yitirdiniz?" dediler.



72. Onlar, "Hükümdar'ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim" dediler.



73. Dediler ki: "Allah'a andolsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz."



74. Onlar, "Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?" dediler.



75. Onlar da: "Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa o kimsenin
kendisi(nin alıkonması) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle
cezalandırırız" dediler.


76. Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların
yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı.
İşte biz Yûsuf'a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre
kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz
kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi
bir bilen vardır.


77. Dediler ki: "Eğer o çalmışsa, daha önce onun bir kardeşi de
çalmıştı." Yûsuf bunu içinde sakladı ve onlara belli etmedi. İçinden,
"Siz kötü bir durumdasınız; anlattığınızı Allah çok daha iyi biliyor"
dedi.


78. Onlar, Yûsuf'a: "Ey güçlü vezir! Bunun çok yaşlı bir babası
var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Şüphesiz biz senin iyilik
edenlerden olduğunu görüyoruz" dediler.


79. Yûsuf, "Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını
tutmaktan Allah'a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz"
dedi.


80. Ondan ümitlerini kesince, kendi aralarında konuşmak üzere bir
kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki: "Babanızın Allah adına sizden söz
aldığını, daha önce de Yûsuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor
musunuz? Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda
hükmedinceye kadar buradan asla ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en
hayırlısıdır."


81. "Siz babanıza dönün ve deyin ki: "Ey babamız! Şüphesiz oğlun
hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. (Sana söz
verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini) bilemezdik."


82. "Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz."



83. Yakup, "Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana
düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana
getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi.


84. Onlardan yüz çevirdi ve, "Vah! Yûsuf'a vah!" dedi ve üzüntüden
iki gözüne ak düştü. O artık acısını içinde saklıyordu.


85. Oğulları, "Allah'a yemin ederiz ki, sen hâlâ Yusuf'u anıp
duruyorsun. Sonunda üzüntüden eriyip gideceksin veya helâk olacaksın"
dediler.


86. Yakub, "Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah'a arz ederim. Ben Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim" dedi.



87. "Ey oğullarım! Gidin Yûsuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın
rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası
Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez."


88. Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girdiklerinde,
"Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz
bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver.
Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler.


89. Yûsuf dedi ki: "Siz (henüz) cahil kimseler iken Yûsuf ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?"



90. Kardeşleri, "Yoksa sen, sen Yûsuf musun?" dediler. O da, "Ben
Yûsuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim
kötülükten sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah iyilik yapanların
mükafatını zayi etmez" dedi.


91. Dediler ki: "Allah'a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik."



92. Yûsuf dedi ki: "Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.



93. Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin" dedi.



94. Kervan (Mısır'dan) ayrılınca babaları, "Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yûsuf'un kokusunu alıyorum" dedi.



95. Onlar da, "Allah'a yemin ederiz ki sen hâlâ eski şaşkınlığındasın" dediler.



96. Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri
açılıverdi. Yakup, "Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz
şeyleri bilirim demedim mi?" dedi.


97. Oğulları, "Ey babamız! Allah'tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik" dediler.



98. Yakub, "Rabbimden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi.



99. (Mısır'a gidip) Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana
babasını bağrına bastı ve "Allah'ın iradesi ile güven içinde Mısır'a
girin" dedi.


100. Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yûsuf'a)
saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki: "Babacığım! İşte bu, daha önce
gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle
kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak
ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim,
dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."


101. "Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu
öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim
velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat."


102. İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy
yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar
verdikleri zaman sen onların yanında değildin.


103. Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir.



104. Halbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur'an) âlemler içinde ancak bir öğüttür.



105. Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.



106. Onların çoğu Allah'a ancak ortak koşarak inanırlar.



107. Yoksa Allah tarafından kendilerini kuşatacak bir azabın
gelmeyeceğinden veya onlar farkında olmadan kıyametin ansızın gelip
çatmayacağından emin mi oldular?


108. De ki: "İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek
Allah'a çağırırız. Allah'ın şanı yücedir. Ben Allah'a ortak koşanlardan
değilim."


109. Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine
vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde
dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna
bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar
için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?


110. Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale gelip
yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de,
böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise,
suçlular topluluğundan geri çevrilemez.


111. Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret
vardır. Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden
öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir
toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
 
YUSUF SÛRESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DELPHIN :: HAK DİN İSLAM :: DUA - AYET - HADİS :: KUR'AN-I KERİM MEALİ-
Buraya geçin:  
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar