DELPHIN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
DELPHIN


 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
İstatistik
Konu Yazan GöndermeTarihi
Paz Ağus. 30, 2009 5:57 am
Perş. Haz. 18, 2009 2:24 pm
C.tesi Haz. 13, 2009 3:42 pm
Cuma Haz. 12, 2009 11:53 pm
C.tesi Mayıs 30, 2009 5:34 am
C.tesi Mayıs 30, 2009 4:47 am
Cuma Mayıs 22, 2009 5:16 pm
C.tesi Mayıs 16, 2009 8:34 am
Perş. Mayıs 14, 2009 6:55 pm
C.tesi Mayıs 09, 2009 10:04 am
Çarş. Mayıs 06, 2009 12:49 pm
Ptsi Mayıs 04, 2009 2:29 pm
Cuma Nis. 24, 2009 9:10 am
Cuma Nis. 24, 2009 5:57 am
C.tesi Nis. 11, 2009 11:47 am
Cuma Nis. 03, 2009 4:35 pm
Paz Mart 29, 2009 11:22 am
Salı Mart 17, 2009 2:18 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:15 pm
Salı Mart 10, 2009 11:49 am

 

 NAHL SÛRESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

NAHL SÛRESİ Empty
MesajKonu: NAHL SÛRESİ   NAHL SÛRESİ EmptyPerş. Haz. 26, 2008 10:25 am

Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim



1. Allah'ın emri gelecektir. Artık onun acele gelmesini istemeyin. Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.



2. Allah, "Benden başka ilah yoktur. Öyle ise bana karşı gelmekten
sakının" diye (insanları) uyarmaları için emrini içeren vahiy ile
melekleri kullarından dilediğine indirir.


3. Allah, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden yücedir.



4. İnsanı nutfeden (bir damla sudan) yarattı. Böyle iken bakarsın ki o, Rabbine açık bir hasım kesilmiştir



5. Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için bir ısınma ve birçok faydalar vardır. Hem de onlardan yersiniz.



6. Onları akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken de sizin için bir güzellik (ve zevk) vardır.



7. Onlar ağırlıklarınızı, sizin ancak zorlukla varabileceğiniz
beldelere taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok
merhametlidir.


8. Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve
merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.


9. Doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.



10. O, göklerden sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır.
Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla meydana gelir.


11. Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve
her türlü meyvelerden bitirir. Elbette bunda düşünen bir kavim için bir
ibret vardır.


12. O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi.
Bütün yıldızlar da O'nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir.
Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır.


13. Sizin için yeryüzünde çeşitli renk ve biçimlerle yarattığı
şeyleri de sizin hizmetinize verdi. Öğüt alan bir toplum için bunda
ibretler vardır.


14. O, taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için
denizi sizin hizmetinize verendir. Gemilerin orada suyu yara yara
gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) onun lütfundan nasip aramanız ve
şükretmeniz içindir.


15, 16. Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu
bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirirdi.
İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.


17. Şu halde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?



18. Halbuki Allah'ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız.
Şüphesiz Allah; çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


19. Allah gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilir.



20. Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyler, yaratılmış olduklarına göre hiçbir şey yaratamazlar.



21. Onlar diri olmayan cansız varlıklardır! Ne zaman dirileceklerinin de şuuruna varamazlar.



22. Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların
kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.


23. Şüphe yok ki Allah, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.



24. Onlara "Rabbiniz ne indirdi?" denildiği zaman, "Öncekilerin masalları" dediler.



25. Böylece kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak,
bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarının da bir kısmını
yüklenirler. Dikkat et, yüklendikleri ne kötüdür.


26. Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı. Allah'ın azabı
binalarını, temelinden gelip yıktı da tavanları başlarına çöküverdi ve
azap kendilerine fark edemedikleri yerden geldi.


27. Sonra kıyamet günü Allah onları rezil edecek ve diyecek ki:
"Uğrunda mücadele ettiğiniz ortaklarım nerede?!" kendilerine ilim
verilenler ise şöyle derler: "Şüphesiz bugün rezillik, aşağılık ve
kötülük kafirlerin üzerinedir."


28. O kafirler, nefislerine zulmederlerken melekler onların
canlarını alır da onlar teslim olup, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk"
derler. (Melekler de şöyle diyecekler:) "Hayır! Allah sizin yapmakta
olduklarınızı hakkıyla bilmektedir."


29. "Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!"



30. Allah'a karşı gelmekten sakınan kimselere, "Rabbiniz ne
indirdi?" denildiğinde, "Hayır indirdi" derler. Bu dünyada iyilik
yapanlara bir iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah'a
karşı gelmekten sakınanların yurdu ne güzeldir.


31. İçinden nehirler akan Adn cennetlerine gireceklerdir.
Kendileri için orada diledikleri her şey vardır. Allah kendine karşı
gelmekten sakınanları böyle mükafatlandırır.


32. Melekler onların canlarını iyi kimseler olarak alırken, "Selâm
size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete" derler.


33. (O kafirler) kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin
helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle
yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine
zulmediyorlardı.


34. Bu sebeple işledikleri kötülüklerin cezası onlara ulaştı ve alay ettikleri şey kendilerini kuşattı.



35. Allah'a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi ne biz, ne
de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan
hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Kendilerinden öncekiler de böyle
yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.


36. Andolsun biz, her ümmete, "Allah'a kulluk edin, tâğûttan
kaçının" diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola
iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak
oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun
ne olduğunu görün.


37. Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de
şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların
yardımcıları da yoktur.


38. Onlar, "Allah ölen bir kimseyi diriltmez." diye var güçleriyle
Allah'a yemin ettiler. Hayır diriltecek! Bu, yerine getirilmesini
Allah'ın üzerine aldığı bir vaaddir. Fakat insanların çoğu bilmezler.


39. (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve
kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!


40. Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece, ona, "ol" dememizdir. O da hemen oluverir.



41. Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince,
elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı
ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi...


42. Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.



43. Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım
erkekleri peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim
sahiplerine sorun.


44. (O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik.
İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde)
düşünmeleri için sana bu Kur'an'ı indirdik.


45. Kötü işler yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini
yere geçirmesinden veya (ansızın) bilemeyecekleri bir yerden
kendilerine azap gelmesinden emin mi oldular?


46. Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah'ın kendilerini
yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar Allah'ı aciz bırakacak
değillerdir.


47. Yahut da, onları korku üzere iken yakalamayacağından güven
içinde midirler? Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok
merhametlidir.


48. Allah'ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri
Allah'a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa ve sola
dönmektedir.


49. Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah'a boyun eğerler.



50. Üzerlerinde hakim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.



51. Allah şöyle dedi: "İki ilah edinmeyin. O, ancak tek ilahtır. O halde yalnız benden korkun."



52. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. İtaat de daima
O'na olmalıdır. Öyle iken siz Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?


53. Size ulaşan her nimet Allah'tandır. Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız ona yalvarır yakarırsınız.



54. Sonra sizden o sıkıntıyı giderince, bir de bakarsınız, içinizden bir kısmı Rablerine ortak koşar.



55. Kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etmek için
böyle yaparlar. Bir süre daha faydalanın bakalım! Yakında bileceksiniz!



56. Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (mahiyetini)
bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. Allah'a andolsun ki,
uydurmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.


57. Onlar, kızları Allah'a nispet ediyorlar -ki O bundan uzaktır- kendilerine ise, canlarının istediğini.



58. Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir!



59. Kendisine verilen kötü müjde (!) yüzünden halktan gizlenir.
Şimdi onu, aşağılanmış olarak yanında tutacak mı, yoksa toprağa mı
gömecek? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar!


60. Kötü sıfatlar ahirete inanmayanlara aittir. En yüce sıfatlar
ise Allah'ındır. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.


61. Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen
cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları
belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an
geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.


62. Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a isnad ederler. En güzel
sonuç kendilerininmiş diye dilleri de yalan uyduruyor. Hiç şüphe yok ki
onlara cehennem vardır ve onlar oraya en önde sokulacaklardır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

NAHL SÛRESİ Empty
MesajKonu: Geri: NAHL SÛRESİ   NAHL SÛRESİ EmptyPerş. Haz. 26, 2008 10:27 am

63.
Allah'a andolsun, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Fakat
şeytan onlara işlerini güzel gösterdi. O, bugün de onların dostudur ve
onlar için elem dolu bir azap vardır.


64. Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara
açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet
olarak indirdik.


65. Allah gökten su indirdi de onunla yeryüzünü ölümünden sonra
diriltti. Şüphesiz bunda dinleyecek bir toplum için bir ibret vardır.


66. Şüphesiz (sağmal) hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır.
Onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (süzülen) içenlere halis
ve içimi kolay süt içiriyoruz.


67. Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de
güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum
için bir ibret vardır.


68. Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve
insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin."


69. "Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana
kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir." Onların karınlarından çeşitli
renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda
düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.


70. Allah sizi yarattı. Sonra sizi öldürecek. İçinizden kimileri
de, bilgili olduktan sonra hiçbir şeyi bilmesin diye ömrünün en düşkün
çağına ulaştırılır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeye)
hakkıyla gücü yetendir.


71. Allah rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün
kılınanlar rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep
eşit olsunlar. Şimdi Allah'ın nimetini mi inkar ediyorlar?


72. Allah size kendi cinsinizden eşler var etti. Eşlerinizden de
oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı.
Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah'ın nimetini inkâr mı
ediyorlar?


73. Allah'ı bırakıp da, kendilerine göklerden ve yerden hiçbir
rızık sağlayamayan ve buna gücü de yetmeyen şeylere tapıyorlar.


74. Artık Allah'a (şanına uymayan) benzetmeler yapmaya kalkmayın. Çünkü Allah bilir siz bilmezsiniz.



75. Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir
köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak
Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu?
Hamd Allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.


76. Allah (şöyle) iki adamı da misal verdi: Onlardan biri
dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, efendisine sadece bir yüktür.
Nereye gönderse olumlu bir sonuç alamaz. Bu, adaletle emreden ve doğru
yol üzere olan kimse ile eşit olur mu?


77. Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Kıyamet'in kopması bir
göz kırpması gibi veya daha az bir zamandır. Şüphesiz Allah her şeye
hakkıyla gücü yetendir.


78. Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez
durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve
kalpler verdi.


79. Gökyüzünde Allah'ın emrine boyun eğerek uçan kuşları
görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan
bir toplum için ibretler vardır.


80. Allah, size evlerinizi huzur ve dinlenme yeri yaptı.
Hayvanların derilerinden gerek göç gününüzde, gerek ikamet gününüzde
kolayca taşıyacağınız evler; onların yünlerinden, yapağılarından ve
kıllarından bir süreye kadar yararlanacağınız ev eşyası ve geçimlikler
meydana getirdi.


81. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve dağlarda
da sizin için barınaklar var etti. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve
savaşta sizi koruyacak zırhlar verdi. Böylece Allah, müslüman olasınız
diye üzerinizde olan nimetini tamamlıyor.


82. Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir.



83. Onlar, Allah'ın nimetini bilirler, sonra da inkâr ederler. Onların çoğu kâfirlerdir.



84. Kıyamet günü her ümmetten bir şahit göndereceğiz; sonra inkar
edenlere ne (özür dilemeleri için) izin verilecek, ne de Allah'ın
rızasını kazandıracak amelleri işleme istekleri kabul edilecek.


85. O zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine mühlet de verilmez.



86. Allah'a ortak koşanlar ortaklarını gördüklerinde diyecekler
ki: "Rabbimiz! Bunlar, seni bırakıp kendilerine tapmış olduğumuz
ortaklarımızdır." Koştukları ortaklar da onlara: "Siz elbette
yalancılarsınız" diye laf atacaklar.


87. Onlar o gün Allah'a teslim olurlar ve uydurdukları şeyler de onları yüzüstü bırakıp kaybolur.



88. İnkâr eden ve insanları Allah'ın yolundan alıkoyanların,
yapmakta oldukları bozgunculuklarına karşılık azaplarının üstüne azap
ekleriz.


89. (Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit
göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz
günü düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu
gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak
indirdik.


90. Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım
etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O,
düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.


91. Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'a karşı verdiğiniz sözü
yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra
yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı bilir.


92. Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye
yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, ipliğini iyice
eğirip büktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah
bununla sizi ancak imtihan eder. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri
kıyamet günü size elbette açıklayacaktır.


93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O,
dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta
olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.


94. Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra
sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da Allah yolundan sapmanız
sebebiyle kötü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin için büyük bir
azap vardır.


95. Allah'a verdiğiniz sözü az bir karşılığa değişmeyin. Eğer
bilirseniz, şüphesiz Allah katında olan sizin için daha hayırlıdır.


96. Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır.
Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını
vereceğiz.


97. Erkek veya kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette
ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta
olduklarının en güzeli ile vereceğiz.


98. Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.



99. Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hakimiyeti yoktur.



100. Şeytanın hakimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerindedir.



101. Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz
zaman -ki Allah neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber'e,
"Sen ancak uyduruyorsun" derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.


102. Ey Muhammed! De ki: "Kur'an'ı, Ruhu'l-Kudüs (Cebrail)
inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu
göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere hak olarak indirdi."


103. Andolsunki biz onların, "Kur'an'ı ona bir insan öğretiyor"
dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu
Kur'an ise gayet açık bir Arapça'dır.5


104. Allah'ın âyetlerine inanmayanları Allah elbette doğru yola iletmez. Onlar için elem dolu bir azap vardır.



105. Yalanı, ancak Allah'ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.



106. Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç,
inandıktan sonra Allah'ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara
Allah'tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.


107. Bu, onların dünya hayatını sevip ahirete tercih etmelerinden
ve Allah'ın kâfirler topluluğunu asla doğru yola iletmeyeceğindendir.


108. İşte onlar, Allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini
mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.


109. Hiç şüphesiz onlar, ahirette ziyana uğrayanların da ta kendileridir.



110. Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret
eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır.
Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.


111. Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği, kendilerine
zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği
günü düşün.


112. Allah şöyle bir memleketi misal verdi: Orası güven ve huzur
içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah'ın
nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık Allah
onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı.


113. Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu
yalanladılar. Böylece zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.


114. Artık Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan
yiyin. Eğer yalnız ona ibadet ediyorsanız, Allah'ın nimetine şükredin.


115. Allah size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası
adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin
ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa şüphesiz ki Allah
çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


116. Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah'a karşı
yalan uydurmak için, "Şu helâldir", "Şu haramdır" demeyin. Şüphesiz,
Allah'a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.


117. (Dünyada elde ettikleri) az bir yararlanmadır. Halbuki (ahirette) onlara acıklı bir azap vardır.



118. Daha önce sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram
kılmıştık. Biz (bununla) onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine
zulmediyorlardı.


119. Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan,
sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır.
Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.


120. Şüphesiz İbrahim, Allah'a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. Allah'a ortak koşanlardan değildi.



121. Onun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.



122. Ona dünyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.



123. Sonra da sana, "Hakka yönelen İbrahim'in dinine uy. O, Allah'a ortak koşanlardan değildi" diye vahyettik.



124. Cumartesi gününe saygı, ancak onda görüş ayrılığına düşenlere
farz kılındı. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düşmekte oldukları şeyler
konusunda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.


125. (Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır
ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin kendi
yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi
bilendir.


126. Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın.
Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.


127. Sabret! Senin sabrın ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan
yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme.


128. Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
 
NAHL SÛRESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DELPHIN :: HAK DİN İSLAM :: DUA - AYET - HADİS :: KUR'AN-I KERİM MEALİ-
Buraya geçin:  
Bedava forum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar