DELPHIN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
DELPHIN


 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
İstatistik
Konu Yazan GöndermeTarihi
Paz Ağus. 30, 2009 5:57 am
Perş. Haz. 18, 2009 2:24 pm
C.tesi Haz. 13, 2009 3:42 pm
Cuma Haz. 12, 2009 11:53 pm
C.tesi Mayıs 30, 2009 5:34 am
C.tesi Mayıs 30, 2009 4:47 am
Cuma Mayıs 22, 2009 5:16 pm
C.tesi Mayıs 16, 2009 8:34 am
Perş. Mayıs 14, 2009 6:55 pm
C.tesi Mayıs 09, 2009 10:04 am
Çarş. Mayıs 06, 2009 12:49 pm
Ptsi Mayıs 04, 2009 2:29 pm
Cuma Nis. 24, 2009 9:10 am
Cuma Nis. 24, 2009 5:57 am
C.tesi Nis. 11, 2009 11:47 am
Cuma Nis. 03, 2009 4:35 pm
Paz Mart 29, 2009 11:22 am
Salı Mart 17, 2009 2:18 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:15 pm
Salı Mart 10, 2009 11:49 am

 

 NUR SÛRESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nida_ül islam
Çalışkan Üye
Çalışkan Üye
nida_ül islam


Mesaj Sayısı : 611
Kayıt tarihi : 17/12/07

NUR SÛRESİ Empty
MesajKonu: NUR SÛRESİ   NUR SÛRESİ EmptyPerş. Haz. 26, 2008 10:48 am

Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim



1. Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir.
Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik.


2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek
vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini(nin koymuş
olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın.
Mü'minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.


3. Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah'a ortak koşan bir
kadınla evlenir. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah'a
ortak koşan bir erkek evlenir. Bu mü'minlere haram kılınmıştır.


4. Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit
getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla
kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.


5. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



6, 7. Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri
olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru
söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek
şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın
lanetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.


8, 9. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa
şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer
kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine
olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır.


10. Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri
kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı haliniz nice olurdu?


11. O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu
iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir
hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır.
İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise
ağır bir azap vardır.


12. Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar,
kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu apaçık bir
iftiradır" deselerdi ya!


13. Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit
getirselerdi ya! Madem ki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında
yalancıların ta kendileridir.


14. Eğer size dünya ve ahirette Allah'ın lütfu ve rahmeti
olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir
azap dokunurdu!


15. Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir
bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş
sanıyordunuz. Halbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.


16. Bu iftirayı işittiğiniz vakit, "Böyle sözleri ağzımıza almamız
bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım! Bu çok büyük
bir iftiradır" deseydiniz ya!


17. Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.



18. Allah size âyetleri açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.



19. İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler
var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah
bilir, siz bilmezsiniz.


20. Allah'ın lütfu ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı ve Allah
çok esirgeyici ve çok merhametli olmasaydı haliniz nice olurdu?


21. Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın
adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayasızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer
Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı sizden hiçbiriniz asla
temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.


22. İçinizden varlık ve servet sahibi kimseler yakınlarına,
düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere (kendi mallarından bir şey)
vermeyeceklerine yemin etmesinler. Onlar affetsinler, vazgeçip iyi
muamelede bulunsunlar. Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz?
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


23, 24. İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz
mü'min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette
lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin,
ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde
onlara çok büyük bir azap vardır.


25. O gün Allah onlara kesinleşmiş cezalarını tastamam verecek ve
onlar Allah'ın apaçık bir gerçek olduğunu bileceklerdir.


26. Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü
kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz
kadınlara layıktır. O temiz olanlar iftiracıların söyledikleri
şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi
bir rızık vardır.


27. Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi
hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu
davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size
böyle öğüt veriliyor.


28. Eğer evde kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar
oraya girmeyin. Eğer size, "Geri dönün" denirse hemen dönün. Çünkü bu
sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla
bilendir.


29. İçinde size ait bir eşya olan, oturanı bulunmayan evlere
girmenizde herhangi bir günah yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da,
gizlediklerinizi de bilir.


30. Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok
ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.


31. Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet
(yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar
salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut,
kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından,
yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından,
yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut
sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden,
yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek
çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin
diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe
ediniz ki kurtuluşa eresiniz!


32. Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden
durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah
onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla
bilendir.


33. Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla
zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz
kölelerden "mükâtebe" yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir
hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah'ın size verdiği maldan
onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için
iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna
zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra
Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.


34. Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip
geçenlerden bir misal ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için bir
öğüt indirdik.


35. Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun temsili şudur:
Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde.
Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne
doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın
yağı, ateş dokunmasa bile, neredeyse aydınlatacak (kadar berrak) tır.
Nur üstüne nur. Allah dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah insanlar
için misaller verir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.


36, 37. Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına
izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin
kendilerini, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten
alıkoymadığı birtakım adamlar buralarda sabah akşam O'nu tesbih
ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden
korkarlar.


38. (Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile
mükafatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye
(yaparlar). Allah dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır.


39. İnkâr edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki
serap gibidir. Susamış kimse onu su sanır. Yanına geldiğinde hiçbir şey
bulamaz. (Tıpkı bunun gibi kâfir de hesap günü amellerinden bir şey
bulamaz). Ancak Allah'ı yanında bulur da Allah onun hesabını tastamam
görür. Allah hesabı çabuk görendir.


40. Yahut (inkarcıların küfür içindeki halleri) derin bir
denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga üstüne dalga
kaplıyor, üstünde de bulutlar var. Karanlıklar üstüne karanlıklar.
İnsan elini çıkarsa neredeyse onu bile göremez. Kime Allah nur
vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur.


41. Göklerde ve yeryüzünde bulunan kimselerle, sıra sıra (kanat
çırparak uçan) kuşların Allah'ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri
duasını ve tesbihini kesin olarak bilmektedir. Allah onların yapmakta
olduğu şeyleri hakkıyla bilendir.


42. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş de ancak Allah'adır.



43. Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları
kaynaştırıp üst üste yığar. Nihayet yağmurun, onların arasından
yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut)lardan dolu
indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de geri çevirir.
Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alacak.


44. Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için bir ibret vardır.



45. Allah bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı
karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak
üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye hakkıyla
gücü yetendir.


46. Andolsun, biz açıklayıcı âyetler indirdik. Allah dilediği kimseyi doğru yola iletir.



47. (Münâfıklar), "Allah'a ve peygambere inandık ve itaat ettik"
derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler.
Halbuki onlar inanmış değillerdir.


48. Aralarında hüküm vermesi için Allah'a (Kur'an'a) ve peygambere
çağırıldıkları zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir grup yüz
çevirmektedir.


49. Ama gerçek (verilen hüküm) kendi lehlerinde ise, boyun eğerek ona gelirler.



50. Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi
düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık
edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.


51. Aralarında hüküm vermek için Allah'a (Kur'an'a) ve Resülüne
davet edildiklerinde, mü'minlerin söyleyeceği söz ancak, "işittik ve
iman ettik" demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir.


52. Kim Allah'a ve Resülüne itaat eder, Allah'tan korkar ve O'na
karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta
kendileridir.


53. Münâfıklar sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa
çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah'a yemin ettiler. De ki:
"Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."


54. "Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin" de. Eğer yüz
çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size
yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat
ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir
tebliğdir.


55. Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere,
kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde
mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini
iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini
mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana
kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra
kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.


56. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Resüle itaat edin ki size merhamet edilsin.



57. İnkâr edenlerin (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakacaklarını
sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!


58. Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz)
ve sizden henüz büluğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah
namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı
namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler.
Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin
dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır.
Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte
böylece açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


59. Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden
öncekilerinizin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah âyetlerini
size böyle açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.



60. Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş
yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini
çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları
onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.


61. Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük
yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya
annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız
kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya
halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya
teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya
da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Bir
arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur.
Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir
esenlik dileği olarak, selam verin. İşte Allah, düşünesiniz diye
âyetleri size böyle açıklar.


62. Mü'minler ancak Allah'a ve peygamberine inanan, onunla beraber
toplumu ilgilendiren bir iş üzerindeyken ondan izin almadan çekip
gitmeyen kimselerdir. O halde bazı işlerini görmek için senden izin
isterlerse, içlerinden dilediğine izin ver ve onlar için Allah'tan
bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



63. (Ey inananlar!) Peygamberin (sizi) çağırmasını aranızda
birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. İçinizden biribirini siper ederek
sıvışıp gidenleri Allah gerçekten bilir. Artık onun emrine muhalefet
edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba
uğramaktan sakınsınlar.


64. Bilmiş olun ki şüphesiz göklerdeki her şey, yerdeki her şey
Allah'ındır. O, içinde bulunduğunuz durumu gerçekten bilir. Allah'a
döndürülecekleri ve yaptıklarını Allah'ın onlara haber vereceği günü
hatırla. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.herkul.org/
 
NUR SÛRESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DELPHIN :: HAK DİN İSLAM :: DUA - AYET - HADİS :: KUR'AN-I KERİM MEALİ-
Buraya geçin:  
Bedava forum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar