Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim
1. Elif Lâm Mîm.
2. İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.
3. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah
doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.
4. Yoksa kötülük yapanlar, bizden kaçıp kurtulacaklarını mı sandılar. Ne kötü hükmediyorlar!
5. Her kim Allah'a kavuşmayı umarsa, bilsin ki Allah'ın tayin
ettiği o vakit elbette gelecektir. O hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.
6. Her kim cihad ederse, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah âlemlere muhtaç değildir.
7. İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette
örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız.
8. Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini emrettik. Şâyet onlar
seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için
zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak bana
olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim.
9. İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız.
10. İnsanlardan öyleleri vardır ki, "Allah'a inandık" derler. Ama
Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca insanlardan gördükleri baskı ve
işkenceyi Allah'ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım
gelecek olsa mutlaka, "Biz de sizinle beraberdik" derler. Allah,
herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir?
11. Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir.
12. İnkar edenler iman edenlere, "Yolumuza uyun da sizin
günahlarınızı yüklenelim" derler. Halbuki onların günahlarından hiçbir
şey yüklenecek değillerdir. Şüphesiz onlar kesinlikle yalancılardır.
13. Andolsun, onlar mutlaka kendi yüklerini ve kendi yükleriyle
beraber nice ağır yükleri yükleneceklerdir. Uydurmakta oldukları
şeylerden de kıyamet günü şüphesiz, sorguya çekileceklerdir.
14. Andolsun, biz Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik.
O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar
zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi.
15. Biz de onu (Nûh'u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.
16. İbrahim'i de peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle
demişti: "Allah'a kulluk edin, O'na karşı gelmekten sakının. Eğer
bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır."
17. "Siz Allah'ı bırakarak ancak putlara tapıyorsunuz ve yalan
uyduruyorsunuz. Allah'ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık
vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rızkı Allah'ın katında arayın. O'na
kulluk edin ve O'na şükredin. Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz."
18. "Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım
ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka
bir şey değildir."
19. Onlar, Allah'ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığını, sonra
onu nasıl tekrarladığını görmüyorlar mı? Şüphesiz bu Allah'a göre
kolaydır.2
20. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da Allah'ın başlangıçta yaratmayı
nasıl yaptığına bakın. Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da
yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır) Şüphesiz
Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter."
21. O dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O'na döndürüleceksiniz
22. Siz, yerde de gökte de (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz.
Sizin Allah'tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
23. Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler var ya;
işte onlar benim rahmetimden ümit kesmişlerdir. İşte onlar için elem
dolu bir azap vardır.
24. (İbrahim'in) kavminin cevabı, "Onu öldürün veya yakın"
demekten ibaret oldu. Allah da onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda
inanan bir toplum için ibretler vardır.
25. İbrahim onlara dedi ki: "Sırf aranızda dünya hayatına mahsus
bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah'ı bırakıp bir takım putlar edindiniz.
Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak; kiminiz
kiminize lanet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır.
Yardımcılarınız da olmayacaktır."
26. Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim'e) iman etti. İbrahim, "Ben,
Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz o mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi.
27. O'na (İbrahim'e) İshak'ı ve Yakub'u bahşettik. Onun soyundan
gelenlere peygamberlik ve kitab verdik. Ayrıca ona dünyada mükafatını
da verdik. Şüphesiz o, ahirette de salih kimselerdendir.
28. Lût'u da peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle
demişti: "Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun yapmadığı
bir hayasızlığı işliyorsunuz."
29. "Siz hâlâ erkeklere yanaşacak, yol kesecek ve
toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" Kavminin cevabı, "Eğer
doğru söyleyenlerden isen, haydi Allah'ın azabını getir bize" demeden
ibaret oldu.
30. (Lût) "Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşı bana yardım et" dedi.
31. Elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde, "Biz
bu memleket halkını helak edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim
kimselerdir" dediler.
32. İbrahim, "Ama orada Lût var" dedi. Onlar, "Orada kimin
bulunduğunu biz daha iyi biliriz. Biz onu ve ailesini elbette
kurtaracağız. Ancak karısı başka. O geri kalıp helak edilenlerden
olacaktır."
33. Elçilerimiz Lût'a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden
tasalandı, onlar hakkında çaresizlik içine düştü. Elçiler ona, "Korkma,
üzülme. Biz seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın başka. O geride
kalıp helak edilenlerden olacaktır."
34. Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indireceğiz.
35. Andolsun biz, aklını kullanacak bir kavm için o memleketten ibret alınacak apaçık bir delil bıraktık.
36. Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı peygamber olarak gönderdik.
Şuayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Ahiret gününe ümit besleyin ve
yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın" dedi.
37. Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar
38. Ad ve Semûd kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap
olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan onlara işlerini
süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar gözü açık
kimselerdi.
39. Kârûn'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da helak ettik. Andolsun, Mûsâ
kendilerine apaçık mucizeler getirmişti de yeryüzünde büyüklük
taslamışlardı. Oysa bizi geçip (azabımızdan) kurtulamazlardı.
40. Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık.
Onlardan taş yağmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin
yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var.
Onlardan suda boğduklarımız var. Allah onlara zulmediyor değildi, fakat
onlar kendilerine zulmediyorlardı.
41. Allah'tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev
edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz
örümcek evidir. Keşke bilselerdi!
42. Şüphesiz Allah, onların, kendini bırakıp da başka ne tür
şeylere taptıklarını biliyor. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir.
43. İşte bu temsilleri biz insanlar için getiriyoruz. Onları ancak bilginler düşünüp anlarlar.
44. Allah gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. İşte bunda inananlar için bir ibret vardır.
45. (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da
dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor.
Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah
yaptıklarınızı biliyor.
46. İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel
bir yolla mücadele edin ve (onlara) şöyle deyin: "Biz, bize indirilene
de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir
(aynı ilahtır). Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz."
47. İşte böylece biz sana kitabı indirdik. Kendilerine kitap
verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar (Kitap ehlinden çağdaşın olanlar)
dan da ona inananlar vardır. Bizim âyetlerimizi ancak kâfirler inkâr
ederler.
48. Sen şu Kur'an'dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle
yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar,
şüpheye düşerlerdi.
49. Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin kalplerindeki apaçık
âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.
50. Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki:
"Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
51. Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi
mi?3 Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt
vardır.
52. De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O,
göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler
var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır."
53. Senden azabın çabucak gelmesini istiyorlar. (Hikmet gereği)
belirlenmiş bir süre olmasaydı azap onlara mutlaka gelirdi. Onlar
farkında değillerken kendilerine ansızın elbette gelecektir.
54, 55. Senden azabın çabucak gelmesini istiyorlar. Oysa azap
kâfirleri üstlerinden ve ayaklarının altından bürüyeceği gün, şüphesiz
cehennem onları mutlaka kuşatmış olacaktır. Allah onlara, "Yapmakta
olduklarınızın cezasını tadın" diyecektir.
56. Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki benim arzım (yeryüzü) geniştir. O halde ancak bana kulluk edin.
57. Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.
58. İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden
ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerine
yerleştireceğiz. Çalışanların mükafatı ne güzeldir!
59. Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.
60. Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek
biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir.
61. Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve
ayı hizmetinize kim verdi?" diye soracak olsan mutlaka, "Allah"
diyeceklerdir. O halde nasıl(haktan) döndürülüyorlar?
62. Allah kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
63. Andolsun, eğer onlara, "Gökten yağmuru kim indirip de onunla
yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?" diye soracak olsan, mutlaka,
"Allah" diyeceklerdir. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların
çoğu akıllarını kullanmazlar.
64. Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret
yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!
65. Gemiye bindikleri zaman dini Allah'a has kılarak O'na dua
ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki,
Allah'a ortak koşuyorlar.
66. Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve bir süre daha faydalansınlar bakalım! İleride bilecekler.
67. Çevrelerindeki insanlar kapılıp götürülürken, bizim, onların
yurtlarını saygın ve güvenlikli bir yer kıldığımızı görmediler mi?
Onlar hâlâ batıla inanıyorlar da Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
68. Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine geldiğinde,
gerçeği yalanlayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirler için bir
yer mi yok?
69. Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka
yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah mutlaka iyilik yapanlarla
beraberdir.