Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim
1. Kitab'ın indirilmesi mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.
2. (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab'ı sana hak olarak indirdik.
Öyle ise sen de dini Allah'a has kılarak O'na kulluk et.
3. İyi bilin ki, halis din yalnız Allah'ındır. Onu bırakıp da
başka dostlar edinenler, "Biz onlara sadece, bizi Allah'a daha çok
yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" diyorlar. Şüphesiz Allah ayrılığa
düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah
yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.
4. Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından
dilediğini seçerdi. O bundan uzaktır, yücedir. O bir ve her şey
üzerinde mutlak otorite sahibi olan Allah'tır.
5. Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi
gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve
ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir
zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir,
çok bağışlayandır.
6. O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti.
Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı.2 Sizi
annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat)
karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk
(mutlak hakimiyet) yalnız onundur. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O
halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?
7. Eğer inkar ederseniz şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize
muhtaç değildir. Ama kullarının inkar etmesine razı olmaz. Eğer
şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir
günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da
size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O göğüslerin özünü (kalplerde
olanı) hakkıyla bilir.
8. İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O'na
yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce
ona yalvardığını unutur ve Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler
koşar. De ki: "Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen
cehennemliklerdensin."
9. (Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece
vakitlerinde, secde halinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin
rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: "Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.
10. (Ey Muhammed! Bizim adımıza de ki, "Ey iman eden kullarım!
Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için
(ahirette) bir iyilik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere
mükafatları elbette hesapsız olarak verilir."
11. De ki: "Şüphesiz bana, dini Allah'a has kılarak O'na ibadet etmem emredildi."
12. "Bana, müslümanların ilki olmam da emredildi."
13. De ki: "Eğer ben Rabbime isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım."
14. De ki: "Ben dinimi Allah'a has kılarak sadece O'na ibadet ediyorum."
15. "Siz de Allah'tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!" De
ki: "Şüphesiz hüsrana uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve
ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu apaçık hüsranın ta
kendisidir."
16. Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten)
katmanlar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım
bana karşı gelmekten sakının.
17. Tağut'tan3, ona kulluk etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah'a
yönelenler için müjde vardır. O halde kullarımı müjdele!
18. Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar
Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin
ta kendileridir.
19. Hakkında azap sözü (hükmü) gerçekleşenler, hiç onlar gibi olur mu? Cehennemlikleri sen mi kurtaracaksın?
20. Fakat Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst
üste yapılmış ve altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Allah gerçek
bir vaadde bulunmuştur. Allah vadinden dönmez.
21. Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki
kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler
çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun.
Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp haline getirir. Şüphesiz ki bunda
akıl sahipleri için bir öğüt vardır.
22. Allah'ın, göğsünü İslâm'a açtığı, böylece Rabbinden bir nur
üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah'ın
zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir
sapıklık içindedirler.
23. Allah sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine
benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap
olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan
dolayı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de
Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur'an Allah'ın hidayet
rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah kimi saptırırsa
artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.
24. Kıyamet günü kötü azaba karşı yüzüyle korunan kimse, (o gün)
azaptan emin olan kimse gibi midir? Zalimlere, "Kazandıklarınızı tadın"
denir.
25. Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir yerden geldi.
26. Böylece Allah dünya hayatında onlara zilleti tattırdı. Elbette ki ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bilselerdi!
27. Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali verdik.
28. Biz onu, Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik.
29. Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle)
adam ile, yalnızca bir kişiye ait olan bir (köle) adamı örnek verdi. Bu
iki adamın durumu hiç bir olur mu? Hamd Allah'a mahsustur. Hayır,
onların çoğu bilmiyorlar.
30. (Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir.
31. Sonra şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme edileceksiniz
32. Kim, Allah'a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde,
doğruyu (Kur'an'ı) yalanlayandan daha zalimdir? Cehennemde kafirler
için kalacak bir yer mi yok!?
33. Dosdoğru Kur'an'ı getiren ile onu tasdik edenler var ya, işte onlar Allah'a karşı gelmekten sakınanlardır.
34. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik yapanların mükafatıdır.
35. (Allah,) işledikleri kötülükleri örtmek ve onlara
yaptıklarının en güzeli ile karşılık vermek için (onları böyle
mükafatlandırdı).
36. Allah kuluna yetmez mi? Seni O'ndan (Allah'tan) başkalarıyla
korkutmaya çalışıyorlar. Allah kimi saptırırsa artık onun için bir yol
gösterici yoktur.
37. Allah kimi de doğru yola iletirse artık onu saptıracak hiç
kimse yoktur. Allah mutlak güç sahibi, intikam sahibi değil midir?
38. Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye
sorsan elbette, "Allah", derler. De ki: "Peki söyleyin bakalım? Allah'ı
bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir
zarar dokundurmak isterse, onlar Allah'ın dokundurduğu zararı
kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar onun
rahmetini engelleyebilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter. Tevekkül
edenler ancak O'na tevekkül ederler."
39, 40. De ki: "Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de
yapacağım. Kişiyi rezil edici azabın kime geleceğini ve sürekli azabın
kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz!"
41. (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) insanlar için, hak
olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim
de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.
42. Allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde,
ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin
ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna)
kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler
vardır.
43. Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?"
44. De ki: "Şefaat tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra yalnız O'na döndürüleceksiniz."
45. Allah bir tek (ilah) olarak anıldığında ahirete inanmayanların
kalpleri daralır. Allah'tan başkaları (ilahları) anıldığında bakarsın
sevinirler.
46. De ki: "Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da,
görünen âlemi de bilen Allah'ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda
kulların arasında sen hükmedersin."
47. Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir
o kadarı da zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak
için elbette onları verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler
Allah tarafından karşılarına çıkmıştır.
48. (Dünyada) kazandıkları şeylerin kötülükleri karşılarına çıkmış, alay etmekte oldukları şey onları kuşatmıştır.
49. İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona
tarafımızdan bir nimet verdiğimizde, "Bu, bana ancak bilgim sayesinde
verilmiştir" der. Hayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu
bilmezler.
50. Bunu kendilerinden öncekiler de söylemişti ama kazandıkları şeyler onlara hiçbir yarar sağlamamıştı.
51. Nihayet kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet
etmişti. Onlardan zulmedenler var ya, kazandıkları şeylerin kötülükleri
onlara isabet edecektir. Onlar Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.
52. Bilmediler mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve
(dilediğine) kısar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette
ibretler vardır.
53. De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım!
Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları
affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
54. Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
55, 56. Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce,
Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, "Allah'ın
yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay halime! Gerçekten ben alay
edenlerden idim" demesin.
57. Yahut, "Allah beni doğru yola iletseydi elbette O'na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum" demesin.
58. Yahut azabı gördüğünde, "Keşke benim için dünyaya bir dönüş daha olsa da iyilik yapanlardan olsam" demesin.
59. (Allah şöyle diyecek:) "Hayır, öyle değil! Âyetlerim sana
geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve inkarcılardan
oldun."
60. Kıyamet günü Allah'a karşı yalan söyleyenleri görürsün,
yüzleri kapkara kesilmiştir. Büyüklük taslayanlar için cehennemde bir
yer mi yok!?
61. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları
sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de.
62. Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir.
63. Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Allah'ın âyetlerini
inkar edenler var ya, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
64. De ki: "Ey cahiller! Siz bana Allah'tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz?"
65. Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle
vahyedildi: "Eğer Allah'a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve
elbette ziyana uğrayanlardan olursun."
66. Hayır, yalnız Allah'a ibadet et ve şükredenlerden ol.
67. Allah'ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet
gününde bütünüyle O'nun elindedir. Gökler de O'nun kudretiyle
dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.
68. Sûr'a üflenir ve Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerdeki
herkes ve yerdeki herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de
bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar.
69. Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri)
ortaya konur. Peygamberler ve şahitler getirilir ve haksızlığa
uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir.
70. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah onların yaptıklarını en iyi bilendir.
71. İnkar edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme
vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle
derler: "Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu
gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?"
Onlar da, "Evet geldi" derler. Fakat inkarcılar hakkında azap sözü
gerçekleşmiştir.
72. Onlara şöyle denir: "İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin
kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!"
73. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk
edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet
bekçileri onlara şöyle der: "Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi
ebedi kalmak üzere buraya girin."
74. Onlar şöyle derler: "Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve
bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan
Allah'a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzelmiş!"
75. Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş'ın
etrafını kuşatmış halde görürsün. Artık kulların arasında adaletle
hüküm verilmiş ve "Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur"
denilmiştir.