Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanir rahim
1. Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
2. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve "Süregelen bir sihirdir" derler.
3. Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular.
Halbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek
(değişmeyecek)tir.
4. Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi.
5. Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor!
6, 7. O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin
(İsrafil'in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı
gün, gözleri düşmüş bir halde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden
çıkarlar.
8. Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, "Bu zor bir gün" derler.
9. Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu
yalanlayıp "Bu bir delidir" dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden)
alıkonuldu.
10. O da Rabbine, "Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et" diye dua etti.
11. Biz de göğün kapılarını dökülürcesine yağan bir yağmurla açtık.
12. Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
13. Biz Nûh'u çivilerle perçinli levhalardan oluşan gemiye bindirdik.
14. Gemi, inkar edilen kimseye (Nuh'a) bir mükafat olarak gözetimimiz altında yüzüyordu.
15. Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan?
16. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)!
17. Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
18. Âd kavmi de (Hûd'u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış!
19. Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgar gönderdik.
20. İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.
21. Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler)!
22. Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
23, 24. Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi:
"İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir
sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz."
25. "Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi? Hayır o, yalancının, şımarığın biridir."
26. Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık!
27. (Salih'e şöyle demiştik:) "Şüphesiz biz, onlara bir imtihan
olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve
sabret."
28. "Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe)
paylaştırıldığını, bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun."
29. Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
30. Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış!
31. Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik
de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi
oldular.
32. Andolsun, biz Kur'anı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
33. Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı.
34, 35. Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgar
gönderdik. Yalnız Lût'un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir
seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle
mükafatlandırırız.
36. Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
37. Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misafirlerinden
nefislerindeki kötü arzuları tatmin etmek istediler. Biz de onların
gözlerini silme kör ettik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" dedik.
38. Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
39. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" dedik.
40. Andolsun, biz Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
41. Andolsun, Firavun'un ailesine de uyarıcılar gelmişti.
42. Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.
43. (Ey Mekkeliler!) Sizin kafirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var?
44. Yoksa onlar, "Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz" mu diyorlar?
45. O topluluk yakında (Bedir'de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.
46. Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.
47. Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler.
48. Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, "Cehennemin dokunuşunu tadın!" denecek.
49. Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.
50. Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)
51. Andolsun, biz sizin gibileri hep helak ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?
52. İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır.
53. Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.
54. Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar.
55. Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler.