Dünya medeniyet tarihine adını altın harflerle yazdıran Cabir bin
Hayaan, bir Müslüman Türk âlimidir. Bundan 1250 yıl önce yasayan ve o
zamanın en büyük ilim yuvası Harran Üniversitesi bas müderrisi
(rektörü,) olan Cabir bin Hayyan (721-805) herkesi hayretler içinde
bırakan şu İlmî bulusunu açıklamıştı: "Maddenin en küçük parçası olan
cüz-ü la cüz-ü la yetecezza (atom) da yoğun enerji vardır. Yunan
bilginlerinin iddia ettigi gibi, bunun parçalanamayacağı söylenemez. O
da parçalanabilir. Parçalanınca da öyle bir güç meydana gelir ki
Bağdat'ın altını üstüne getirebilir. Bu Allahü Teala'nın kudretinin bir
nişanıdır."
Modern kimyanın babası sayılan bu büyük Türk âliminden, Razi ve İbn-i
Sina gibi büyük bilginler "Üstatlar üstadı" diye söz ediyorlar. Fransız
şarkiyat âlimi Catdonne (1720-1783) onu dünyanın 12 büyük dahisinden
biri olarak tanımlıyor.
Bacon (1214-1291) ondan hayranlıkla bahsederken, kimya ilminde açtığı
çığırın. Priestley (1733-1804) ve Lavoisier'in (1743-1794) açtıkları
çığırın daha önemli olduğu ittifakla kabul edilmiştir.
Avrupa üniversitelerine mensup birçok ilim adamı, meşhur olabilmek için
Cabir bin Hayyan'ın ismini kullanmak zorunda kalmıştır. Berlin
Üniversitesi Tabiat Bilimleri Tarihi Profesörü Jıılias Ruska ve
yardımcısı Paul Kraus, Avrupa'da ünlü birçok ilim adamının Cabir bin
Hayyan'ın ismini eserlerine verdiklerini ve bu yolla meşhur olduklarını
bildiriyor.
Cabir bin Hayyan'a göre "Kimyevi hadiseler tabiatta Cenab-ı Hak'kın
takdiriyle uzun sürede meydana gelmekledir. Kimyager tabiatla uzun
sürede meydana gelen şeyi kısa zamanda yapan kişidir. Âlim, keşfedilmiş
bir buluştan yola çıkarak başka buluşlar ortaya çıkarabilen insandır."
Ona göre altının gümüştenrenk ve ağırlıktan başka bir farkı yoktur. Bu
iki özelliğin ise ortadan kaldırılması mümkündür. Bunun yolunun da her
iki cismi teşkil eden atomların kontrol altında parçalanıp değerlerinin
değişmesiyle olacağını belirtmektedir ki, günümüz modem kimya ilmi de
bu hakikati kabul etmektedir.
İlk laboratuar
En önemli vasfı deneycilik olan Cabir bin Hayyan, kimya ilminin hem
teorik hem ele tatbikî alanda büyük mesafe katetmesine vesile oldu.
Dünyada ilk kimya laboratuarını kuran âlim olarak tarihe geçti. Kendi
kurduğu laboratuarda ilk sunî hücreyi yaptı. Ölümünden iki asır sonra
Kûfe'de bir caddenin yeni baştan açılması sırasında, kullandığı
laboratuar ortaya çıktı.
Medeniyete hizmetleri
Cabir bin Hayyan'ın başta kimya olmak üzere tıp, fizik, astronomi,
felsefe alanında yaklaşık 200 eser kaleme aldığını biliyoruz. Cabir'in
en meşhur buluşu şüphesiz, atomla ilgili ortaya koyduğu faraziyedir. Bu
keşfi, John Dalton (1766-1844) Otto Hahn (1779-1868), Enrico Fermi
(1901-1954) ve Albeıt Einstein (1879-1955) gibi meşhur Avrupalı
bilginlerden tam 1000 yıl önce yapması bu büyük Türk bilgininin nasıl
bir dahi olduğunu ortaya koyuyor.
Cabir bin Hayyan'ın bu faraziyesi dünya medeniyetine Müslümanların
lıâkim olduğu devirlerde tahakkuk ederek, atom parçalansaydi; vahşi
Batı'nın acımasızca Müslümanlar'ın üzerine çullanması, zayıf ve
sahipsiz ülkeleri istilâ ederek, zulüm etmesi mümkün olmayacaktı.
Redüksiyon prensibi
Aynca Cabir bin Hayyan, kimyanın iki temel prensibini bilimsel şekilde
ortaya koyarak, kolsinasyon ve redüksiyon prensiplerini dile getirdi.
Buharlaşma, süblimasyon, eritme ve kristal-eştirme için kullanılan
metodları geliştirmiştir. Ham sülfirik asit ve nitrik asitlerin nasıl
yapılacağını kesin olarak ortaya koydu. Madenlerin o zamana kadar
bilinen basit eritilme metotları yerine, bizzat ürettiği nitrik asit,
sülfirik asit ve altın eritme suyunun yardımıyla eritme metotlarını
geliştirdi. Bu sayede Cabir ve ondan sonra gelen bilim adamları sayısız
terkipleri (sentez), bu arada civa oksit, zincifre, arsenik, amonyak,
gümüş nitrat, şap. göztaşı, kireçli potas, südkostîk mahsûlü, yakıcı
potasyum île çok değerli maddeleri elde edîp üretebildiler.
Max Meyerhof (1884-1951) Cabir Bin Hayyan'ın kimya ilmine,
buharlaştırma (evaporation), süzme (filtmtion), tasvi-ye etme
(.sııblimalion), eritme (melting), damıtma (distallation) ve
billurlaştırma (cristallization) metotlarını keşfederek uygulamaya
soktuğunu bildiriyor. Ayrıca bir çok kimyevi cevherin, meselâ zincifre
(cinnabarci ve süfidi). arsenik oksidi (arsenious oxide) ve başka
birçok terkibin nasıl hazırlanacağını açıkladığını ifade ediyor.
Saf kibrit tuzları (vitrîol), sap, alkali,nişaclır tuzu (salammo-niac,
amonyum klorhidrat) ve güherçilenin (saltpedre) elde edilmesi, kükürt
ve alkaliyi ısıtarak kükürt sütü yapması kurşun asetat, tamamen saf
civa oksit ve süblime etmesi, ham sülfrik ve nitrik asitler ve bunların
karışımının hazırlanması, tuz ruhu ve kezzap suyunu karıstırarak altın
eritmede kullanılacak ''aguaregia" denilen özel mayi yapması, onun
çalışmalarından bazı örneklerdir. Bunlardan 21. yüzyıl dünyasında
kullanılan bir çok temel ihtiyaç maddelerin oluşumunda istifade
edilmektedir.
Optik kanunların keşfi ve mercekler teorisi Cabir'e dayandırılıyor. O
iç bükey aynalar vasıtasıyla güneş ışınlarını bir yere toplayıp uzak
mesafelerden ağaçları tutuşturdu ve bir kaptaki suyu kaynatmayı
başardı. Ayrıca, güneş enerjisinden istifade etme yöntemini de dünya
medeniyetine Cabir bin Hayam kazandırdı.
Eğitim Sistemi
Sevgili peygamberimizin ilim öğrenmeyi teşvik eden hadisi şeriflerinin
yanı sıra, öğretmeyi tavsiye buyuran mübarek sözleri, bütün İslam
alimleri gibi Cabir bin Hayyam'ı da etkiledi.bildiklerini yeni
nesillere aktarılmasını sağladı. Bu idealle rektörü bulunduğu
üniversitede randımanı arttırıcı her türlü tedbiri aldı.
Cabir'e göre öğrenme ve öğretme olayının gerçekleşebilmesi için
öğrencide yumuşak başlılık şarttır.”yumuşak başlı öğrenci, öğretmenin
bilgi hazinesinden onu dinlemekle istifade edebilir. Talebe günlük
derslerini takip etme başarısında kesinlikle öğretmenine itaat
etmelidir.
KAYNAK II
Ortaçağ kimyasının en büyük ismi olan Cabir Bin Hayyan bir Türk
bilginidir. Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve modern kimyanın babası
olarak tarihe geçmiştir. Tarih boyunca bir çok bilgin meşhur olabilmek
için kitaplarında hep ona atıfta bulunmuşlardır.
Cabir, Horasan’ın başkenti olan Tus’da doğdu. Küçük yaşta iken
ailesiyle beraber Kufe şehrine yerleşti. Emevi veliahtı Halit Bin Yezid
ve Cafer–i Sadık’tan dersler aldı. Tıp dahil bütün müsbet ilimleri
öğrendi. Kısa zamanda büyük başarılar gösterince Abbasi Halifesi Harun
Reşit onu Harran üniversitesinin Fizik–Kimya profesörlüğüne atadı. Çok
kısa bir süre sonunda da üniversitenin rektörlüğüne getirildi.
Cabir Bin Hayyan’ın irili ufaklı yaklaşık 2000 tane eseri olduğu
rivayet edilmektedir. Kendisinden yaklaşık bin sene sonra gelecek
Enrico Fermi ve Einstein gibi bir çok ünlü Avrupalı bilim adamlarının
üzerinde yıllarca kafa yordukları atom ve yapısı hakkında daha o
zamandan uğraşmış ve atomun parçalanabileceğini kitaplarında uzun uzun
anlatmıştır. Bu konuda Hayyan şunları söylemiştir;“Maddenin en küçük
parçası olan atomda yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia
ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir.
Parçalanınca da öylesine bir güç (enerji) meydana gelir ki, Bağdat’ın
altını üstüne getirebilir”.
NOT: Cebir'i bulan Cabir Bin Eflah ile karıştırmayın, batılıların
verdiği isimle Geber Endülüslü bir Müslümandır ölümü 1150 yılına yakın
bir yıla rastlamaktadır(kesin tarih bilinmiyor 1140-1150 arası)