Doktorlarla ilgili bir olumsuzluk oldu mu, akla gelen ilk söz Hipokrat
Yeminidir. ‘’Bunlar nasıl Hipokrat Yemini etmiş doktorlar? ‘’ diye
başlayan sözler başladı mı, bitmek bilmez. Peki, ama siz Hipokrat’ın
kim olduğunu, Hipokrat Yemini’ nin ne olduğunu biliyor musunuz?
HİPOKRAT KİMDİR?
Hipokrat tüm dünyada pozitif tıp biliminin kurucusu, ‘Tıbbın Babası’
olarak bilinir. Bundan neredeyse tam 2.500 yıl önce, yani Milattan Önce
460 yılında Bodrum’un hemen karşısındaki bizim İstanköy, Yunanlıların
Kos adını verdikleri adada doğduğu sanılmaktadır. Tıpla uğraşan bir
aileden gelmektedir, babası Herakleides de zamanın ünlü hekimlerinden
biridir.
Hipokrat gözlem ve deneye dayanan tıbbın kurucusudur. Hastalıkların bir
nedeni ve bunların fiziksel ve gerçekçi bir açıklaması olduğunu ortaya
koymuş ve tıbbın bir bilim haline gelmesine öncülük etmiştir. Tıp,
Hipokrat sayesinde akılcı ve bilimsel olma özelliğini kazanmıştır.
Zatürree ve çocuklardaki epilepsi hastalıklarının belirtilerini ilk kez
o tanımlamıştır. Düşünce ve duyguların kalpten değil, beyinden
kaynaklandığı da onun tarafından ileri sürülmüştür.
Hipokrat için ‘tıbbı dinden ayıran kişi’ tanımlaması da yapılabilir,
çünkü o çağlarda, dinsel ve felsefi inançlar doğrultusunda uygulama
yapan bir tıp anlayışı hakimdi. Hastalıkların tanrıların gazâbından ve
tabiat üstü güçlerden kaynaklandığına inanılırdı. Hekimler o dönemde
aynı zamanda din adamları, tapınaklar da hastane idi. Hekimlik
kehanete, büyüye ve fizik dışı güçlere inanılarak yapılırdı.
HİPOKRAT YEMİNİ
Hipokrat Yemininin aslında Hipokrat’ ın kendisi tarafından değil, onun
ekolüne mensup bir öğrencisi tarafından 5. yüzyılda yazılı hale
getirildiği kabul edilir. İki bin yıldan beri de eğitimini tamamlayan
her hekim mesleğini uygulamaya Hipokrat Yeminini ederek başlamaktadır.
Bu yeminin başlıca iki bölümü vardır. Birinci bölümde, hekimin tıp
öğrencilerine, ikinci bölümde ise hastalarına karşı olan sorumlulukları
ve yükümlülükleri belirtilir.
Aşağıda da okuyacağınız gibi, hastaya zarar vermemek, daima onların
iyiliklerini düşünmek, ağrılarını gidermek, ötenaziye ve çocuk
düşürmeye karşı çıkmak ve hastalara ait sırları saklamak bu yeminin
temel özellikleridir:
Hekim Apollon, Aesculapios, Hygeia ve Panacea adına, bütün Tanrılar ve
Tanrıçaların şahitliğinde yemin ederim ki, aşağıdaki andımı kabiliyetim
ve gücüm yettiğince yerine getireceğim. Bu sanatı bana öğreteni
ebeveynim yerine koyacağım, hayatımı onunla paylaşacağım ve ihtiyacı
olursa mallarımı onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşlerim gibi
bakacağım, istedikleri takdirde bu sanatı onlara ücretsiz ya da yazılı
bir söz almaksızın öğreteceğim, bilgilerimi oğullarıma, ustalarımın
oğullarına, ve bu mesleğin kurallarını kabul edenlerden başka kimseye
öğretmeyeceğim.
Tedavi reçetelerimi kabiliyetim ve gücüm yettiğince hiçbir zaman
birisine zarar vermek için değil, hastalarımın iyiliği için
kullanacağım. Hiç kimseyi memnun etmek için ölümcül bir ilaç reçete
etmeyeceğim gibi, ölümüne neden olabilecek bir tavsiyede dahi
bulunmayacağım. Bir kadına düşük yaptıracak âletler vermeyeceğim.
Hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım. Bıçağımı mesanesinde taş
olduğu aşikar olanlar için bile kullanmayacağım, bu işi ehillerine
bırakacağım. Gittiğim her eve sadece hastanın iyiliği için gireceğim,
kendimi hastalık yapıcı etkenlerden ve özellikle de ister hür ister
köle olsun kadın ve erkeklerle aşkın hazlarından uzak tutacağım,
sanatımın icrası esnasında ya da günlük hayatımda bana gelen ve
yayılmaması gereken bilgileri sır olarak tutacağım ve hiçbir zaman
açmayacağım.
Bu andımı tuttuğum sürece, hayatım ve sanatımın icrası bana mutluluk
versin, tüm insanlar tarafından her zaman saygı göreyim, eğer
yeminimden dönersem bunun zıddı bana az gelsin.”
Günümüzde tıp fakültelerini bitiren öğrenciler, bu yeminin biraz değiştirilmiş şeklini ederek diplomalarını alırlar:
Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık
yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum. Hocalarıma saygı
ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları
doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun
sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin
sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik
mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı
kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal
sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin
vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı
altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı
kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine ant içerim.
(Ahmet Rasim Küçükusta)